Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 6 Şubat 2022

Boğaziçi mezunlarından direnişi genişletme çağrısı

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, seçilmiş dekanların YÖK’ün de desteğiyle görevden alınmasının ardından senatonun kayyum yönetimi tarafından gasp edildiğini vurgulayarak direnişi genişletme çağrısı yaptı.  “Bizimle aynı ideali paylaşan herkesle çok daha kararlı bir şekilde bir araya gelmeli, bilimsel ve evrensel ilkelerle işleyen yeni bir üniversite modeline kavuşmamızı sağlayacak politikaları vakit kaybetmeden konuşmaya başlamalıyız”  diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişine destek olmak, akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbette bir araya gelen mezunlar otuz dokuzuncu buluşmalarında, üç fakültenin seçilmiş dekanlarının görevden alınmasının ardından yaşananları değerlendirerek, senatonun Naci İnci ve ekibi tarafından gasp edildiğine dikkat çekti.

Dekanların soruşturma bahanesiyle görevden alınmasını fırsat bilen kayyum yönetiminin üniversitedeki üst yönetim pozisyonlarını kendi aralarında hiç vakit kaybetmeden paylaştıklarını vurgulayan mezunlar, bu şekilde son Senato toplantısında mükerrer oy kullanma fırsatı yakalayan ekibin bir gecede kurulan Hukuk Fakültesi için öngörülen lisans programını, ilgili kurul ve komisyonlardan geçirmeden usulsüzce onayladığını belirtti.  

“Üniversitemizin kalbi olan Senato’nun bu ‘çok şapkalı’ yıkım ekibi tarafından bu şekilde gasp edilmesi yalnız akademik işleyişe bir müdahale değil, Boğaziçi’nin demokrasi kültürünü de bilinçli şekilde yok etme girişimidir” diye konuşan mezunlar, demokratik olarak işleyen bir sistemin, senatoda sayısal çoğunluğu sağlamak için nasıl suistimal edildiğine dikkat çekti.

“Bu ‘fetih’ hırsıyla gençlerimizin geleceğine, nitelikli eğitim haklarına nasıl kastedildiğine şahit olmanın üzüntüsü içindeyiz” diye konuşan mezunlar, kendileriyle aynı ideali paylaşan herkesi bu anlayışa karşı mücadeleyi genişletmeye çağırdı.

“Geldiğimiz noktada gün, kamu zararı vermekten çekinmeyen, eğitim ortamının vasatlaşmasından kaygı duymayan, biat kültürünü dayatmak için çabalayan, aklını ve vicdanını kaybetmiş bu yönetim anlayışını sorgulama değil; ona karşı mücadelemizi çoğalarak nasıl büyütebileceğimizi düşünme günüdür“ diye konuşan mezunlar, Boğaziçi’nde yaratılmaya çalışılan hukuksuz ortamın tekil bir örnek olmadığına da dikkat çekti.  

“Bu büyük saldırıya karşı bizimle aynı ideali paylaşan herkesle çok daha kararlı bir şekilde bir araya gelmeli, bilimsel ve evrensel ilkelerle işleyen yeni bir üniversite modeline kavuşmamızı sağlayacak politikaları vakit kaybetmeden konuşmaya başlamalıyız” diye konuşan mezunlar, ”Gençlerimizin nitelikli eğitim haklarını gasp eden bu zihniyete karşı ancak çoğalarak, taleplerimizde ısrarcı ve takipçi olarak kazanabiliriz” açıklamasında bulundu.  

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 21 Ocak 2022

Boğaziçi mezunlarından dayanışma çağrısı: “Gün mücadelemizi çoğaltma günüdür”

Boğaziçi Üniversitesi’nde seçimle göreve gelmiş üç dekanın YÖK tarafından görevden alınmasını akademisyen nöbetine katılarak protesto eden mezunlar, kayyum zihniyetine karşı dayanışmayı genişletmek için çağrıda bulundu. Mezunlar, “Üniversitelerimizi tamamen kaybetmek istemiyorsak, hiç vakit kaybetmeden bizimle aynı ideali paylaşanlarla çok daha yapıcı işbirlikleri kurmalı, doğru politikaların üretilmesi konusunda hep birlikte mücadele etmeliyiz” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum yönetimine karşı bir yılı aşkın süredir devam eden direniş, seçimle iş başına gelen üç fakülte dekanının önceki gün YÖK tarafından görevden alınmasıyla yeni bir ivme kazandı.

Her gün rektörlük binasına sırtlarını dönen akademisyenlerin nöbetine bugün aralarında mezunların da bulunduğu kalabalık bir bileşenler grubu eşlik etti. Yaptıkları basın açıklamasıyla son gelişmeleri protesto eden Boğaziçi mezunları üç fakülte dekanının YÖK tarafından haksız ve teamüllere aykırı bir şekilde görevden alınmasının ardından üniversitenin, seçilmemiş isimlerin yönetimine mahkum edildiğini vurguladı.  

 “Okulumuzu ele geçirmek için her yolu deneyen ancak başarılı olamayan kayyum zihniyeti, devlet kurumlarıyla işbirliği yaparak ve kamu otoritesini kötüye kullanarak hukuka ve katılımcı yönetişim ilkelerine aykırı bir müdahalede bulunmuş, ülkemizin en değerli kamu üniversitelerinden birinde, üniversitemizde, bir yıldır yaşanan tahribatı ve kıyımı derinleştirmiştir” ifadesini kullanan mezunlar,  bu müdahaleyi kabul etmediklerini,  seçilmiş dekanların en kısa sürede görevlerine iade edilmelerini talep etti.  

“Gün, kuralsızlığı ve yasa tanımazlığı kendine şiar edinen,  meşru her itiraza tehdit ve kaba kuvvetle saldıran, ülkemizin en değerli kurumlarının içini boşaltıp yöneteceğini zanneden bu anlayışa karşı, sesimizi daha da gür çıkarma, eylemliliğimizi genişletme, mücadelemizi çoğaltma günüdür” diyen Boğaziçi mezunları, kendileriyle aynı ideali paylaşan herkesi dayanışmaya çağırdı.

Mezunlar yaptıkları açıklamada, “İyiyi ve doğruyu yok etmekten başka hedefi olmayanların ve bu yıkım siyasetiyle barışık yaşayanların elinde adeta rehin tutulan üniversitelerimizi tamamen kaybetmek istemiyorsak, hiç vakit kaybetmeden çok daha yapıcı işbirlikleri kurmalı, doğru politikaların üretilmesi konusunda hep birlikte mücadele etmeliyiz” ifadesini kullandı.  

Siyasi amaçlara hizmet eden keyfi ve hukuksuz uygulamaların ısrarla sürdürüldüğü, hukukun baskı ve yıldırma aracı olarak kullanıldığı, özerk ve özgür üniversitelerin yok edilmek istendiği, hatta bu talebi duyuran afişlere bir gün bile tahammül edilemeyen bir ülkede, hiç kimse için güvenli bir gelecek olamayacağına dikkat çeken mezunlar,  “Türkiye’nin bugün yaşadığı yönetim krizinin bir izdüşümüne şahit olduğumuz okulumuzu bu yasa tanımaz, totaliter anlayışa bırakmayacak, karşılaştığımız her hukuksuzluğun yasalar önünde bir gün mutlaka hesabının sorulması için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz” diye konuştu.

Boğaziçi bileşenleri olarak bir yıldır, Türkiye’nin tüm üniversiteleri özgürce bilim üretebilsin diye mücadele verdiklerini hatırlatan mezunlar, “Gücümüzü haklılığımızdan alıyor, gençlerimize değerli bir gelecek sunabileceğimiz bir ülke hayaliyle direniyoruz. Pek çok alanda bizler gibi mücadele verenlerle buluştukça, birbirimize cesaret verdikçe çoğalacak, bu koyu karanlığı mutlaka aydınlatacağız” açıklamasında bulundu.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 16 Ocak 2022

“Özel duruşma uygulaması temel hukuk prensiplerine aykırıdır”

Boğaziçi direnişine destek olmak amacıyla her pazar mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, Berke Gök ve Perit Özen’in de aralarında bulunduğu 14 öğrenci hakkındaki duruşmaya katılmayan müştekiler için özel bir duruşma yapılmasını eleştirerek “Kamu otoritesinin kötüye kullanıldığı bu tür uygulamalar temel hukuk prensiplerine aykırıdır ve ülkemizin kurumlarının nasıl bir keyfiyet içinde yönetildiğinin de iyi bir göstergesidir” diye konuştu.  

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi olarak bir araya gelen mezunlar, otuzaltıncı buluşmalarında, kayyum yönetiminin kapalı kapılar ardında iş bitirme gayretlerine, soru işaretleriyle dolu, birbiriyle çelişen açıklamalarına, uygulamalarına değindi.

“Kayyum rektör Naci İnci’nin şikâyetiyle tutuklanarak 94 gün cezaevinde kalan Berke Gök ve Perit Özen’in de aralarında bulunduğu 14 öğrenci hakkındaki duruşmaya katılmayan müştekiler için daha sonra ayrı bir duruşma düzenlendiğini, tüm Türkiye ile birlikte basından öğrendik” diye konuşan mezunlar, sanıklara ve avukatlarına bildirilmeden, kapalı kapılar ardında organize edilen ve şimdiye kadar örneği görülmemiş bu özel uygulamanın  temel hukuk prensiplerine aykırı olduğunu ve öğrencilerin adil yargılama hakkını açık şekilde ihlal ettiğini vurguladı.  

Açıklamalarında Matematik Bölümü öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın çalışma izninin ani bir kararla iptaline de değinen mezunlar, Naci İnci’nin daha önce bu konuda bilgisinin olmadığını söylemesine rağmen YÖK’e kendisinin talepte bulunduğunun ortaya çıktığını hatırlattı.    

Üniversitenin ilgili kurumlarının iradesini yok sayan, daha önce alınmış kararlara doğrudan müdahele ederek  tersine çeviren bu uygulamanın da gizli birtakım  girişimlerle yönetilmesinin tehlikelerine dikkat çeken mezunlar, “Bu kayyum anlayışının devlet kurumlarıyla işbirliği içinde attığı her adım, bir kamu kurumuna bile isteye zarar vermeye yönelik, kamu otoritesinin kötüye kullanıldığı  uygulamalardır ve sadece okulumuzun değil, ülkemizin kurumlarının nasıl bir keyfiyet içinde yönetildiğinin de iyi bir göstergesidir” diye konuştu.   

Bu yıkım ekibinin, karşılarına çıkan her konuda yeni yeni hukuksuzluklar yaratarak “ben yaptım oldu” anlayışıyla bir şeyler elde edeceğini sandığını belirten Boğaziçi mezunları, “Bizler, Türkiye’deki her üniversitenin bir Boğaziçi olması için mücadele ediyor, gençlerimizin hepsine daha iyi bir ortak gelecek sunmaya çalışıyoruz” ifadesini kullandı.

“Elli yıllık bu devlet üniversitesinin ayakta kalmasını sağlayan özelliklerini, varlık sebebimizi, ne için mücadele ettiğimizi bıkmadan usanmadan anlatmaya devam edecek; her gün bir başka hoyratlık, zorbalık ve haksızlıkla karşılaştığımız bu zor zamanlarda değerlerimizi yok etmek isteyenlere inat, değişimi daha da sağlam bir şekilde var etmeye çalışacağız” diye konuşan mezunlar, bu yolda yalnız olmadıklarını da vurguladı.  

Kendileriyle aynı ideali paylaşanlarla şimdiye kadar birçok mecrada buluşma, yan yana durma imkanı bulduklarını hatırlatan mezunlar, bu desteğin son örneğini de çok sayıda yurttaşın katılımıyla duyurulan bir dayanışma mektubunda gördüklerini belirterek, “Karşımızdaki karanlığı ancak bu şekilde çoğaldıkça yok edeceğimize inanıyoruz” diye konuştu.  

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 9 Ocak 2022

“Berke ve Perit neden özgürlüklerinden mahrum bırakıldı?”

Mezun nöbetinde buluşan Boğaziçililer, üç aydır tutuklu bulunan Berke Gök ve Perit Özen’in tahliyesine değinerek  öğrencilerin neden 94 gün boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını ve eğitim haklarının ihlal edildiğini sormaktan vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. Mezunlar, “Düşünce ve ifade özgürlüğünün bulunmadığı, temel hak ve özgürlüklere saygı duyulmayan bir dünyada hiç kimse için bir gelecek olamayacağını unutmamalıyız” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi bir araya gelen mezunlar otuzbeşinci buluşmalarında, kayyum rektör Naci İnci’nin şikayeti üzerine tutuklanan ve üç aydır cezaevinde bulunan Berke Gök ve Perit Özen’in tahliyelerine değinerek öğrencilerin, tüm süreç boyunca haklı mücadelelerine sahip çıkarak metanetli duruşlarıyla herkese örnek olduklarını vurguladı.

“Kayyum yönetimini protesto ettikleri için Naci İnci’nin şikayeti ile 94 gün boyunca adeta rehin alınan Boğaziçi öğrencileri Berke Gök ve Perit Özen’in keyfi tutuklulukları nihayet sona erdi” diyen mezunlar, “Her iki öğrencimize de geçmiş olsun diyor, tüm süreç boyunca haklı mücadelelerine sahip çıkarak metanetli duruşlarıyla hepimize örnek oldukları; ancak bir arada durdukça gerçek anlamda özgürleşebileceğimizi bize gösterdikleri için teşekkür ediyoruz” ifadesini kullandı.

Adalet sisteminin iktidarın kendisi gibi düşünmeyen herkese karşı kullandığı bir baskı aracına dönüştüğünü hatırlatan mezunlar, ilk duruşmalarında tahliye edilen Berke ve Perit’in neden 94 gün boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını ve eğitim haklarının ihlal edildiğini sormaktan vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. Mezunlar, “Bugüne kadar yüzlerce öğrencinin niçin gözaltına alındığını, burslarının kesildiğini, yurtdışı çıkışlarının engellendiğini, akademisyenlerin neden savcılığa ifadeye çağrıldığını sorgulamaktan vazgeçmemeli; düşünce ve ifade özgürlüğünün bulunmadığı, temel hak ve özgürlüklere saygı duyulmayan bir dünyada hiç kimse için bir gelecek olamayacağını unutmamalıyız” diye konuştu.  

Akademisyenler, öğrenciler ve mezunlar olarak direnişin birinci yılında 5 Ocak’ta Güney Meydan’da bir araya geldiklerini de hatırlatan mezunlar, “Bu buluşmamızda okulumuzu keyfî kararlarla, kaba kuvvet ve baskıyla yönetebileceğini, herkesi gözdağıyla  sindirebileceğini zanneden kayyum yönetiminin yalnızlığı karşısında, bir yıldır korkmadan ve yılmadan yan yana durarak, doğru soruları ve doğru talepleri ısrarla dile getirerek nasıl çoğaldığımızı yeniden gösterme fırsatı bulduk” açıklamasını yaptı.

“Dayanışmanın değerini, dostluğun gücünü ve kucaklaşmanın güzelliğini sık sık hissettiğimiz bu yıldönümü haftasında bir kez daha hatırlatalım” diye konuşan mezunlar “Kampüsteki dilek ağacımıza astığımız tüm dileklerimizin gerçekleşeceği güne kadar biz buradayız” ifadesini kullandı.   

Boğaziçi mezunları yaptıkları basın açıklamasında kendilerine dayatılan keyfiliği, hukuksuzluğu, yıldırma girişimlerini, zorbalığı kabul etmediklerini, bu ülkedeki tüm gençlerin ilkelere ve değerlere sahip çıkan, nitelikli, liyakate dayalı özerk ve özgür bir üniversite eğitimine kavuşabilmesi için bir arada durmaktan, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeceklerini bir kez daha dile getirdi.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 2 Ocak 2022

Boğaziçi mezunlarından direnişin birinci yılında mücadeleye devam mesajı  

Boğaziçi mezunları, kayyum yönetimine karşı tüm bileşenler olarak başlattıkları özerk ve özgür üniversite mücadelesinin birinci yıldönümünde bir araya gelerek dayanışmaya devam mesajı verdi. “Yeni yılda da bize dayatılan keyfiliği, hukuksuzluğu, zorbalığı kabul etmeyeceğiz” diyen mezunlar, ilkelere ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşuncaya kadar direnişten vazgeçmeyeceklerini duyurdu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi bir araya gelen mezunlar, otuzdördüncü buluşmalarında, kayyum yönetimine karşı tüm bileşenler olarak başlattıkları direnişin birinci yılını değerlendirdi. 

“Özerk ve  özgür üniversite mücadelesi içinde, dayanışma ve direniş ruhuyla dört mevsimi, 365 günü geride bıraktık” diyen mezunlar, “Üniversitemizi yönetemeyen otoriter bir anlayışın hoyratlığıyla geçirdiğimiz bu 365 günün sonunda elimizde ağır bir hasar raporu olsa da, bu süre içinde Boğaziçi bileşenleri olarak uzun bir direniş kronolojisi, hiç yılmadan sürdürdüğümüz bir eylemlilik listesi yaratmayı da başardık” açıklamasında bulundu.  

Bir yılda üniversitelerinde yaşananları, kayyum rektörün şikayeti üzerine 89 gündür adeta rehin tutulan, yeni yıla cezaevinde giren Berke Gök ve Perit Özen başta olmak üzere çok sayıda öğrenci hakkında devam eden dava ve soruşturmaları, savcılığa ifadeye çağrılan akademisyenleri, bir gecede kurulan fakülte ve enstitüleri, tepeden atanan yöneticileri, kampüsün kapısına vurulan kelepçeyi hatırlatan mezunlar, bu süre boyunca yönetimin şiddet ve baskı politikalarına da, senatoda koltuk kapmak için oynanan oyunlara da birlikte direndiklerini vurguladı.  

Boğaziçi bileşenleri olarak keyfi uygulamalar, işten çıkarmalar karşısında itirazlarını her mecrada dile getirdiklerini belirten mezunlar, bu süreç içinde hep birlikte arazi talanıyla da mücadele ettiklerini,  intihal dosyaları hazırladıklarını, öğrencileri darp eden güvenlikçileri teşhir ettiklerini ve onların maruz kaldığı polis takibini, muhbirlik dayatmalarını tüm kamuoyuna duyurmayı başardıklarını hatırlattı. “Bir kayyum rektörün gidişini şarkılarla, danslarla kutladık” diyen mezunlar, bu süreçte nasıl bir üniversite sorusuna da yanıt aradıklarını, farklı öneri ve görüşleri pek çok mecrada gündeme getirdiklerini ve tüm bileşenler olarak yeni bir rektör seçimi yapabileceklerini herkese gösterme fırsatı bulduklarını vurguladı. 

“Bizimle aynı ideali paylaşan herkesle çoğalmaya çalıştığımız, bu niyetle çok değerli ortaklıklar kurduğumuz bu bir yılda bize moral veren, mücadelemizin takdir gördüğü önemli ödüller de aldık” diye konuşan mezunlar, herkes için uzun ve yorucu geçen bu bir yılın aynı zamanda son derece öğretici, dönüştürücü ve değerli olduğuna dikkat çekti. 

“Hiçbirimiz bir yıl önceki biz değiliz artık; birlikte büyüdük, değiştik, geliştik, tüm farklılıklarımıza rağmen  bu eşsiz mücadeleye ortak olmayı, yaşadıklarımızdan ders çıkarmayı öğrendik; eylemliliğimizi sürdürme becerisini böyle kazandık, dayanışmanın güzelliğini bu sayede keşfettik” diye konuşan mezunlar, “Okulumuzu yönetemeyen ve biz var oldukça da asla istediği gibi yönetemeyecek olan bu otoriter anlayış bu mücadeleyi kazanamayacak. Çünkü bu yıkım ekibi gücünü nereden alırsa alsın karşısında daima ilk günlerin heyecanıyla direnen, hep daha iyiyi düşleyerek yaşayan Boğaziçililieri bulacak” ifadesini kullandı. 

“Tüm Türkiye’ye örnek olan bir direnişin özneleri olmaktan gurur duyuyor, direndikçe neler başarabileceğimizi artık çok iyi biliyoruz” açıklamasını yapan mezunlar, Boğaziçi bileşenleri olarak  kendilerine dayatılan keyfiliği, hukuksuzluğu, zorbalığı asla kabul etmeyeceklerini, ilkelere ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmek  için doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyeceklerini duyurdu.    

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 26 Aralık 2021

“Bir yıldır otoriter bir anlayışla mücadele ediyoruz, asla pes etmeyeceğiz”

Boğaziçi direnişine destek olmak amacıyla her pazar mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, tüm bileşenler olarak kayyum yönetimine karşı sürdürdükleri mücadelenin bir yıla yaklaştığını hatırlatarak “Bu bir yılda karşımızdaki otoriter anlayışın bizlere dayattığı keyfi her uygulamaya, şiddete başvurduğu her girişime nasıl direndiysek, eylemliliğimizi, dayanışmamızı yılmadan nasıl çoğalttıysak öyle direnmeye, özerk ve özgür üniversite idealini bizimle paylaşan herkesle çoğalmaya devam edeceğiz”diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi olarak bir araya gelen mezunlar, otuzüçüncü buluşmalarında, Boğaziçi’nin temel ilkelerine, özerk yapısına, akademik özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla tüm bileşenler olarak başlattıkları direnişin birinci yılını doldurmak üzere olduğunu hatırlattı. Mezunlar yaptıkları açıklamada, kayyum yönetimin artarak devam eden baskı ve tehditlerine rağmen mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini, bu kadronun Boğaziçi’ne verdiği hasarları dile getirmeye devam edeceklerini belirtti. 

“Bir yıl boyunca, okulumuzu tamamen keyfi uygulamalar ve usulsüzlüklerle yönetmeye çalışan, yönetemedikçe de itiraz edenlere karşı kampüste sürekli bir tehdit ortamı yaratarak gözdağı vermeye uğraşan, varlığını ancak bu şekilde koruyacağına inanan bir yönetim anlayışına tanık olduk” diyen mezunlar, bu anlayışın son icraatının da, Rektörlüğe bağlı bir Disiplin Kurulu oluşturulması olduğunu vurguladı. 

Bu girişimiyle baskıcı politikalarını pekiştirmeye çalışan kayyum yönetiminin Boğaziçi’nin 50 yıllık tarihinde daha önce ihtiyaç duyulmamış bir ilke imza attığına dikkat çeken mezunlar, bu kurulun başına getirilen Genel Sekreter Nedim Malkoç’un da, usulsüz ataması nedeniyle hakkında devam eden bir davası bulunduğunu, isminin intihal iddialarıyla da gündeme geldiğini hatırlattı. 

“Bu kurul, okulumuz personeline karşı açık bir baskı aracı, yeni bir gözdağı girişimidir” diye konuşan mezunlar, sicili kabarık olan bu otoriter kadronun daha önce de, tüm birim ve kurulların iradesini görmezden gelerek Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne Boğaziçi’nin atama kriterlerine uymayan bir kişiyi getirdiğini, bölüm ve fakülte kararlarını yok sayarak öğretim üyelerinin işlerine son verdiğini, keyfine göre ders kapatıp kampüs yasakladığını ve senatoyu ele geçirmek için türlü kurnazlıklar denediğini vurguladı. Boğaziçi mezunları, “Bir yıldır yaşananlar, bu kadronun bir kamu kurumu olan okulumuza  tehdit ve gözdağıyla nasıl zararlar verdiğini, kendi öğrencilerini ve hocalarını şikayet ederek, tutuklanmalarına yol açarak asıl kendilerinin ciddi bir tehdit oluşturduğunu ortaya koymuştur” diye konuştu. 

“Önceki atanmış kayyum bizleri çok hafife almış, direnişimizin altı ayda sona ereceği öngörüsünde bulunmuştu” diyen mezunlar, gelecek hafta bir yılını dolduracak olan Boğaziçi direnişinin bu süre içinde Türkiye’nin son zamanlarda gördüğü en uzun soluklu hak ve özgürlükler mücadelesine dönüştüğünü belirterek “Bu bir yılda karşımızdaki otoriter anlayışın bizlere dayattığı her uygulamaya, keyfi her karara, şiddete başvurduğu her girişime nasıl direndiysek, eylemliliğimizi, dayanışmamızı yılmadan nasıl çoğalttıysak öyle direnmeye, özerk ve özgür üniversite idealini bizimle paylaşan herkesle çoğalmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu. 

Boğaziçi mezunları, Naci İnci’nin şikâyeti üzerine gözaltına alınan ve 82 gündür cezaevinde adeta rehin tutulan  Berke Gök ve Perit Özen’in de aralarında bulunduğu 14 öğrenci ile ilgili 7 Ocak’ta görülecek duruşmada hazır bulunacaklarını belirterek “Bir yıldır sürdürdüğümüz dayanışmamızın gücünü, bu baskıcı otoriter anlayış karşısında nasıl dimdik ayakta durduğumuzu herkese göstereceğiz” diye konuştu. 

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 19 Aralık 2021

“Bu koyu karanlığı mutlaka yırtacağız”

Boğaziçi direnişine destek olmak amacıyla her pazar mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer kayyum anlayışına karşı tüm bileşenler olarak yaklaşık bir yıldır sürdürdükleri eylemlilik halinin çok değerli olduğunu belirterek “Bizim gibi mücadele verenlerle buluştukça, birbirimize cesaret bulaştırdıkça, bize dayatılan keyfiliği, zorbalığı unutmadan direndikçe çoğalacak, bu koyu karanlığı mutlaka yırtacağız” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları otuzikinci buluşmalarında, kayyum yönetimin keyfi uygulamalarına, tepeden atamalarına karşı üniversitenin tüm bölüm ve birimlerinin bir kez daha, hep beraber, güçlü bir şekilde seslerini yükselttiğine dikkat çekti. 

Akademisyenlerin, Boğaziçi’nde sosyal bilimler alanındaki tüm lisansüstü programları yöneten Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne, üniversite dışından, enstitüye bağlı herhangi bir birimle ilgisi olmayan birinin müdür olarak atanmasını ortak bir açıklamayla protesto ettiğine değinen mezunlar,  aynı hafta içinde Matematik Bölümü’nden bir öğretim üyesinin çalışma izninin de tamamen keyfi bir kararla iptal edildiğini  de hatırlatarak, bileşenler olarak  Boğaziçi’ne verilen kamu zararını ısrarla dile getirmeye devam edeceklerini duyurdu.  

Mezunlar, “Yapılan bu ortak açıklamaların, sık sık söz söylemenin, tekrara düşme kaygısı olmadan aynı itirazı dile getirmenin mücadelemiz açısından değeri büyük; çünkü bu eylemlilik hali, bize dayatılan bu keyfiyete, yasa tanımazlığa  alışmadığımızı ve asla alışmayacağımızı herkese ve en çok da kendimize hatırlattığımız bir görev adeta” diye konuştu.

Akademisyen nöbetlerinin yanısıra öğrencilerin gerçekleştirdiği eylemlerin, ailelerin birlik olma çabalarının, mezunlar olarak her pazar tuttuklari nöbetlerin, kampüste buluşma gayretlerinin bir amacı olduğuna dikkat çeken Boğaziçililer, Türkiye’de liyakate dayalı, şeffaf, demokratik bir yönetim yapısına sahip, özerk ve özgür üniversite idealine ulaşmak için sürdürdükleri direnişin birinci yıla yaklaştığını hatırlatarak,”Bu sürede yaşananları unutturmamaya, her sözümüz ve her eylemimizle verilen mücadeleyi kayda geçirmeye çalışıyor; karşımızdaki yıkım ekibine asla itaat etmeyeceğimizi herkesin bilmesini istiyoruz” açıklamasında bulundu.    

“Ülkemiz, var olan değerleri yok etmekten başka bir hedefi olmayan, art niyetli bir anlayışın ve bu yıkım siyasetiyle barışık yaşayanların elinde adeta rehin tutulurken, üniversitemizde yükselttiğimiz her ses, attığımız her adım bu karanlığa tuttuğumuz bir umut ışığıdır” ifadesini kullanan mezunlar, “İnanıyoruz ki pek çok alanda bizim gibi mücadele verenlerle buluştukça, birbirimize cesaret bulaştırdıkça, bize dayatılan keyfiliği, zorbalığı unutmadan direndikçe çoğalacak, bu koyu karanlığı mutlaka yırtacağız” diye konuştu.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 12 Aralık 2021

“Bir gün gelecek bu keyfiliğin hesabı sorulacak”

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, mağduru oynayan kayyum rektör Naci İnci’nin kendisini protesto eden akademisyenleri de savcılığa şikayet etmeye başladığına, öğrencilerin de polis takibine ve muhbirlik dayatmalarına maruz kaldığına dikkat çekti. Karşılarında keyfiliği, yasa tanımazlığı ve kurumsuzlaştımayı kendine şiar edinen bir yıkım ekibi bulunduğunu vurgulayan mezunlar, “İnanıyoruz ki biz direndikçe bir gün gelecek, gözdağı vermek için daha en baştan cezalandırmaya dönüşen davaların da, keyfiliğin, yasakçı uygulamaların da hesabı sorulacak” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları otuzbirinci buluşmalarında, kayyum rektör Naci İnci’nin kendisini protesto eden öğrencilerden sonra şimdi de akademisyenleri savcılığa şikayet etmeye başladığına değindi.  16 akademisyenin, rektörlüğe sırtını dönerek tuttuğu nöbet  ve rektörlük binasına iliştirdiği “kayyımlık” yazılı kağıtlar nedeniyle savcılığa ifadeye çağrıldığını vurgulayan mezunlar “Okulumuzda yılın başından bu yana yaşananları kabul etmediklerini dile getiren öğrencilerin protestolarından, akademisyenlerin o vakur duruşlarından, ellerde tuttulan pankartlardan en çok da kelimelerden korkan bir yıkım ekibi var karşımızda” açıklamasında bulundu. 

Keyfiliği  her anlamda ve her mecrada uygulamaktan kaçınmayan, korku ortamı yaratmadan var olamayacağını çok iyi bilen bu anlayışın ülkede dozu giderek artan baskı rejiminden bağımsız  olmadığını, ondan beslendiğini  belirten mezunlar “Tam da bu nedenle direnişimizin bir memleket meselesi olduğunu sık sık vurgulama ihtiyacı duyuyoruz” diye konuştu.

Boğaziçi mezunları, kuralsızlığı, yasa tanımazlığı ve kurumsuzlaştımayı kendine şiar edinen bu anlayışın meşru her karşı çıkışa gösterdiği şiddetli tepkiden de, kibir ve kaba kuvvetle harmanlanan güç gösterilerinden de korkmadıklarını, tüm bileşenler olarak yeni dayanışma ağları örmeye, direnişlerini artan eylemlilikleriyle genişletmeye devam ettiklerini vurguladı.  

Öğrencilerin, kendilerini darp eden her bir güvenlikçinin işlediği suçu teşhir ederek hukuk mücadelesi yürüttüğünü, maruz kaldıkları polis takibine ve muhbirlik dayatmalarına karşı İnsan Hakları Derneği’nde basın açıklaması yaptığını da hatırlatan mezunlar, bu adımları, tıpkı akademisyenlerin her baskı karşısında yeni bir eylemle yeni bir söz söylemesi gibi, bu mücadeleye farklı alanlar açan, suç işleyenin yanına kalmamasını sağlamaya yönelik önemli girişimler olarak  değerlendirdi.  

“Biz mezunlar da bu eylemliliği bulabildiğimiz her mecrada ve her fırsatta çoğaltmak, daha geniş kesimlere dokunacak şekilde sürdürmek için buradayız. Meşruluğunu kaybettikçe hırçınlaşan, zalimleşen bu otokrat anlayışın çıkmaz bir sokağa girdiğinin bilinciyle özerk ve özgür üniversiteden taraf olan herkesle buluşarak üniversitemize verilen zararları yılmadan duyurmaya, kamuya karşı sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz” diyen Boğaziçililer, “İnanıyoruz ki biz direndikçe bir gün gelecek, gözdağı vermek için daha en baştan cezalandırmaya dönüşen davaların da, keyfiliğin ve yasakçı uygulamaların da hesabı sorulacak; neredeyse her gün suç işleyen, vicdanlarını koltuk hevesine kurban eden kanun tanımaz bu yıkımcı yönetim anlayışı  er ya da geç yargılanacak” açıklamasında bulundu. 

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni– 5 Aralık 2021

Boğaziçi mezunlarından Erinç Yeldan tepkisi

Boğaziçi direnişine destek olmak amacıyla her pazar mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, Kadir Has Üniversitesi Dekanı, Boğaziçi mezunu Prof. Dr Erinç Yeldan’ın kayyum yönetimi tarafından kampüse alınmamasına tepki gösterdi. Mezunlar, “Kamusal bir alan olan üniversitemiz birilerinin keyfine göre idare edebileceği, beğenmediği insanlara yasaklar getirebileceği, ne düşünüp ne söyleyeceklerine karışabileceği ve kötü niyetini sergileyebileceği bir yer değildir” açıklamasında bulundu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları otuzuncu buluşmalarında, Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı, Boğaziçi mezunu ekonomist Prof.Dr Erinç Yeldan’ın kayyum yönetimi tarafından kampüse alınmamasını protesto etti. 

Boğaziçi direnişine destek olmak ve  Cuma nöbetine katılmak üzere kampüse gelen Yeldan’ın mezunu olduğu okula girişinin twitter paylaşımı gerekçe gösterilerek engellendiğini belirten mezunlar, nöbet sonrası okudukları basın açıklamasında “Yükselen her itiraza karşı yasaklar listesi hazırlamaktan başka iş yapmayı bilmeyen, okulumuzu yönetemediği uygulamalarıyla defalarca kanıtlanan bu yönetimin hukuksuz her adımı, sansürcü, baskıcı her uygulaması, korkunun, çaresizliğin ve kendini desteklemeyene duyulan tahammülsüzlüğün de bir göstergesidir” ifadesini kullandı.

 “Kamusal bir alan olan üniversitemiz birilerinin keyfine göre idare edebileceği, beğenmediği insanlara yasaklar getirebileceği, ne düşünüp ne söyleyeceklerine karışabileceği ve kötü niyetini sergileyebileceği bir yer değildir. Bu kuruma giren kişiler sırf siz hoşlanmıyorsunuz diye engellenemez, akademik programlar konuşmacı beğenmediğiniz için iptal edilemez, öğrenciler keyfinize göre tutuklanamaz” diyen mezunlar, “Ülkemizin her kurumuna sirayet eden bu anlayışa karşı, durabildiğimiz her yerde dimdik durmak, bulabildiğimiz her mecrada sesimizi yükseltmek, hukuk çerçevesinde her itirazı dile getirmek bir vatandaşlık görevidir. Ve tüm Boğaziçi bileşenleri olarak bizler, bunun için buradayız: Sansürcü, baskıcı, yasakçı her uygulamanızı ısrarla dile getirerek,  bir gün mutlaka hesabının sorulması için takipteyiz” açıklamasını yaptı ve suç işleyenlerin er ya da geç yargılanacaklarına olan inançlarını dile getirdi.  

Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenmesi planlanan  “Duvarlar ve Sınırlar” başlıklı panele de kayyum yönetimi tarafından müdahale edildiğini hatırlatan Boğaziçililer, katılımcıları arasında bulunan Can Candan ve Feyzi Erçin’ın konuşmalarının,  kampüse giriş izinleri olmadığı gerekçesiyle programdan çıkarılmak istendiğine dikkat çekti. Mezunlar, kayyum rektör Naci İnci’nin bu girişimiyle, görevini kötüye kullanarak bilimsel özgürlüğe doğrudan müdahale ettiğini, sansürcü uygulamalarına bir yenisini daha eklediğini vurguladı.   

Boğaziçi Üniversitesi’nde 2 Ocak 2021 tarihinden bu yana özerk ve özgür üniversite talebiyle devam eden direnişin 225’inci nöbetine, akademik paneli sansürleyen, kampüsü akademisyenlere yasaklayan Naci İnci’nin icraatlarını, Boğaziçi Üniversitesi yayınevinin fiilen kapatılmasını, öğrenciler Berke Gök ve Perit Özen’in tutukluluğunu protesto etmek için aralarında yayıncı ve yazarların da bulunduğu kalabalık bir mezun grubu katılmıştı. 

Nöbet sırasında kampüse girişi engellenen Prof Dr. Erinç Yeldan, karşılaştığı keyfi ve hukuksuz yasağı “Ülkem adına utanıyorum” açıklamasıyla duyurmuştu. 

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 28 Kasım 2021

Boğaziçi mezunları Berke ve Perit için çevrimiçi nöbette buluştu

Boğaziçi direnişine destek olmak amacıyla Mayıs ayından bu yana her pazar mezun nöbetinde bir araya gelen  Boğaziçi mezunları, bu kez nöbetlerini 54 gündür cezaevinde bulunan Berke Gök ve Perit Özen için tuttu.  Nöbetin ardından bir basın açıklaması okuyan Boğaziçililer, “Şahit olduğumuz hukuksuzlukların bir gün mutlaka hesabının sorulması için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbette buluşan Boğaziçi mezunları, yirmidokuzuncu nöbetlerini, kayyum rektör Naci İnci’nin şikayetiyle tutuklanan ve 54 gündür cezaevinde bulunan Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen için tuttu. Perit Özen’in ailesinin de katıldığı nöbetin ardından bir basın açıklaması okuyan Boğaziçililer, iki öğrencinin, haklarında bir iddianame bile bulunmadan cezaevinde adeta rehin tutulduğunu, eğitim haklarından mahrum bırakıldığını vurguladı. 

Kayyum yönetiminin öğrencilere yönelik baskı politikalarını, gözaltılar, soruşturmalar, uzaklaştıma cezaları, tedbir kararları ve tutuklamalarla sürdürerek bir yıla yaklaşan direnişi bu şekilde kırmaya, bileşenlere gözdağı vermeye çalıştığını belirten Boğaziçililer,  “Berke ve Perit’in yanısıra davaları devam eden tüm öğrencileri korkutarak sindireceğini düşünen bu kayyum yönetimi, adli kontrol ve yurtdışı yasakları nedeniyle mağdur edilen, kabul edildikleri yurtdışı yüksek lisans programlarına gitmeleri engellenen tüm öğrencilerin geleceğinden de sorumludur” ifadesini kullandı.

“Tamamen siyasi amaçlara hizmet eden bu hukuksuz uygulamaların ısrarla sürdürüldüğü, temel hak ve özgürlüklerin saygı görmediği, özerk ve özgür üniversitelerin yok edilmek istendiği, bilime düşmanlık duyulan bir ülkede, hiç kimse için güvenli bir gelecek olmayacağına inanıyoruz” diye konuşan Boğaziçililer “Gençlerimize değerli bir gelecek sunabileceğimiz bir ülke hayaliyle direniyoruz. Bizimle aynı ideali paylaşan herkesi de mücadelemize ortak olmaya çağırıyoruz” açıklamasında bulundu.

Hukukun baskı ve yıldırma aracı olarak kullanılmaması,  kurumların ilkelere  ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyeceklerini belirten Boğaziçililer, “Bizimle aynı ideali paylaşan herkesle çoğalarak bir arada durmayı sürdürecek, şahit olduğumuz bu korkakça girişimlerin bir gün mutlaka hesabının sorulması için tüm gayreti göstereceğiz” diye konuştu. 

“Her tür oyuna ve baskıya rağmen taleplerimizi, kamuya verilen zararları, kadrolaşma gayretlerini, hukuksuz yargılamaları her ortamda dile getirmekten ve eylemliliğimizi sonuna kadar sürdürmekten asla vazgeçmeyeceğiz” diyen Boğaziçililer, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesi,   Berke ve Perit’in serbest bırakılması çağrısında bulundu.