Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 12 Aralık 2021

“Bir gün gelecek bu keyfiliğin hesabı sorulacak”

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, mağduru oynayan kayyum rektör Naci İnci’nin kendisini protesto eden akademisyenleri de savcılığa şikayet etmeye başladığına, öğrencilerin de polis takibine ve muhbirlik dayatmalarına maruz kaldığına dikkat çekti. Karşılarında keyfiliği, yasa tanımazlığı ve kurumsuzlaştımayı kendine şiar edinen bir yıkım ekibi bulunduğunu vurgulayan mezunlar, “İnanıyoruz ki biz direndikçe bir gün gelecek, gözdağı vermek için daha en baştan cezalandırmaya dönüşen davaların da, keyfiliğin, yasakçı uygulamaların da hesabı sorulacak” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları otuzbirinci buluşmalarında, kayyum rektör Naci İnci’nin kendisini protesto eden öğrencilerden sonra şimdi de akademisyenleri savcılığa şikayet etmeye başladığına değindi.  16 akademisyenin, rektörlüğe sırtını dönerek tuttuğu nöbet  ve rektörlük binasına iliştirdiği “kayyımlık” yazılı kağıtlar nedeniyle savcılığa ifadeye çağrıldığını vurgulayan mezunlar “Okulumuzda yılın başından bu yana yaşananları kabul etmediklerini dile getiren öğrencilerin protestolarından, akademisyenlerin o vakur duruşlarından, ellerde tuttulan pankartlardan en çok da kelimelerden korkan bir yıkım ekibi var karşımızda” açıklamasında bulundu. 

Keyfiliği  her anlamda ve her mecrada uygulamaktan kaçınmayan, korku ortamı yaratmadan var olamayacağını çok iyi bilen bu anlayışın ülkede dozu giderek artan baskı rejiminden bağımsız  olmadığını, ondan beslendiğini  belirten mezunlar “Tam da bu nedenle direnişimizin bir memleket meselesi olduğunu sık sık vurgulama ihtiyacı duyuyoruz” diye konuştu.

Boğaziçi mezunları, kuralsızlığı, yasa tanımazlığı ve kurumsuzlaştımayı kendine şiar edinen bu anlayışın meşru her karşı çıkışa gösterdiği şiddetli tepkiden de, kibir ve kaba kuvvetle harmanlanan güç gösterilerinden de korkmadıklarını, tüm bileşenler olarak yeni dayanışma ağları örmeye, direnişlerini artan eylemlilikleriyle genişletmeye devam ettiklerini vurguladı.  

Öğrencilerin, kendilerini darp eden her bir güvenlikçinin işlediği suçu teşhir ederek hukuk mücadelesi yürüttüğünü, maruz kaldıkları polis takibine ve muhbirlik dayatmalarına karşı İnsan Hakları Derneği’nde basın açıklaması yaptığını da hatırlatan mezunlar, bu adımları, tıpkı akademisyenlerin her baskı karşısında yeni bir eylemle yeni bir söz söylemesi gibi, bu mücadeleye farklı alanlar açan, suç işleyenin yanına kalmamasını sağlamaya yönelik önemli girişimler olarak  değerlendirdi.  

“Biz mezunlar da bu eylemliliği bulabildiğimiz her mecrada ve her fırsatta çoğaltmak, daha geniş kesimlere dokunacak şekilde sürdürmek için buradayız. Meşruluğunu kaybettikçe hırçınlaşan, zalimleşen bu otokrat anlayışın çıkmaz bir sokağa girdiğinin bilinciyle özerk ve özgür üniversiteden taraf olan herkesle buluşarak üniversitemize verilen zararları yılmadan duyurmaya, kamuya karşı sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz” diyen Boğaziçililer, “İnanıyoruz ki biz direndikçe bir gün gelecek, gözdağı vermek için daha en baştan cezalandırmaya dönüşen davaların da, keyfiliğin ve yasakçı uygulamaların da hesabı sorulacak; neredeyse her gün suç işleyen, vicdanlarını koltuk hevesine kurban eden kanun tanımaz bu yıkımcı yönetim anlayışı  er ya da geç yargılanacak” açıklamasında bulundu.