Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 21 Kasım 2021

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne yapılan hukuksuz atamaya değinerek “Bu atama sadece koltuk kapmak için yapılan siyasi bir görevlendirmedir ve Naci İnci yönetimi, üniversitemizin anayasa ile güvence altına alınan özerklik ilkesini bilinçli bir şekilde ihlal etmektedir” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmisekizinci buluşmalarında okullarındaki kadrolaşma çabalarına dikkat çekerek  atanmış yönetimin talebi ve YÖK’ün görevlendirmesiyle hafta içinde  Sosyal Bilimler Enstitüsü  Müdürlüğü’ne yapılan atamayı gündeme getirdi. 

Şubat ayında  201 akademisyenin %98 evet  oyuyla seçilen ve o tarihten bu yana ataması yapılmayan Profesör Dr. Ünal Zenginobuz yerine tepeden inme bir kararla Bakırçay Üniversitesi’nden bir hukukçunun atandığını belirten mezunlar “Bu atama sadece koltuk kapmak için yapılan siyasi bir görevlendirmedir ve Naci İnci yönetimi, üniversitemizin anayasa ile güvence altına alınan özerklik ilkesini bilinçli bir şekilde ihlal etmektedir” açıklamasında bulundu. 

Atanmış kadronun üniversiteyi yönetemediğini, yönetemedikçe daha çok sıkıştığını ve bu durumdan  etrafında doğru olan her şeyi yok ederek çıkmaya çalıştığını vurgulayan Boğaziçi mezunları, “Okulumuzu ne pahasına olursa olsun ele geçirilecek bir savaş alanı gibi gören, kurumlarını gaspetmek için kendi adamlarına yer açmaya çalışan bu anlayışın kadrolaşma oyunlarına da, kampüsü denetleme gayretiyle tellerle, demir kapılarla, kameralar  ve sivil polislerle ablukaya alma girişimlerine de  boyun eğmeyeceğimizi buradan bir kez daha tekrar etmek istiyoruz” diye konuştu.  

Mevcut yönetimin kendi öğrencilerini ihbar ettiğini, tutuklattığını, haklarında tedbir kararı aldırdığını ve  her ortamda kaba kuvvetle susturmaya çalıştığını hatırlatan mezunlar, bu zorba yönetime karşı haklı olmanın verdiği güçle tüm bleşenler olarak bir arada durmaya devam edeceklerini duyurdu.  

Yaptıkları açıklamada Türkiye’nin bugün yaşadığı yönetim krizinin bir izdüşümüne Boğaziçi’nde şahit olduklarına dikkat çeken mezunlar “Okulumuzu bu yasa tanımaz, totaliter yıkım ekibine bırakmayacak, bu talan düzenine kaptırmayacağız.  Bu kampüste şahit olduğumuz hukuksuzluğu, baskıyı, şiddeti ve  tehdidi dile getirmekten vazgeçmeyecek, bir gün hesabının sorulması için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz” ifadesini kullandı.  

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 14 Kasım 2021

Bugün 14 Kasım Pazar.  Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yirmiyedinci nöbetimiz.

Özerk ve özgür üniversite mücadelesiyle geçirdiğimiz 315 günü geride bıraktık. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve aileler 5 Kasım’da kampüste buluşmuş, üniversitemize verilen hasarları ve taleplerimizi ısrarla dile getirerek direnişimizde dayanışmanın gücüne bir kez daha dikkat çekmiştik. Aynı talepleri geçen hafta sonu, mezunların girişimiyle İstanbul Maratonu’na katılan 200’den fazla Boğaziçili olarak şehrin sokaklarında da haykırdık.   

Biz tüm kararlılığımızla bu mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi, bizlerle aynı ideali paylaşanlarla bir arada durmaya, kayyumlar gidene kadar direnmeye devam edeceğimizi tüm ülkeye ilan ederken okulumuzu yönetmekten aciz olan atanmış kadroların bu birliktelikten, dayanışmanın yarattığı mücadele ruhundan rahatsız olduğunu, hatta korktuğunu çok iyi biliyoruz. 

İşgal ettikleri koltuklarından kalkmamak için her şeyi yapmaya hazır olan bu kadro, korkularını yasa tanımaz, keyfi uygulamalarla, kaba kuvvete dayalı güç gösterileriyle sergilemeye devam ediyor maalesef. Senato kararı olmadan, ilgili kurullara danışmadan, liyakate dayalı kriterlere aykırı şekilde  bölümlere atama yapma, başka ülkelerdeki üniversitelerle anlaşma imzalama cüretini kendinde bulan bu yönetim, yetersizliğini örtmek için bir yandan da kampüsümüzü ablukaya almayı sürdürüyor. 

Mezunların okula erişimini engellemek için çareyi tel çekmekte bulan, kameralar ve sivil polislerle, muhbir arayışlarıyla tekinsiz bir eğitim ortamı yaratmaya çalışan bu güvenlikçi yaklaşım, kayyum kadronun yönetim becerisine sahip olmadığını da açıkça göstermektedir. 

Rektörlüğün önünü dokunulmaz alan ilan ederek, akademisyenlere kampüsü yasaklayarak, onları gözetleyip haklarında rapor tutturarak üniversitemizi yönettiğini zanneden, her günü çevik kuvvet tehdidi ve güvenlikçi zorbalığıyla geçirmeye çalışan Naci İnci öğrenciler hakkında tedbir kararı aldırmaktan da utanmamaktadır.  

Kendisinin  şikayeti üzerine,  haklarında herhangi bir iddianame bulunmadan tek kişilik hücrelerde bir aydan fazladır rehin  tutulan Berke ve Perit’in eğitim hakları ellerinden alınırken, insan hakları ihlal edilirken Naci İnci bu insafsız uygulamayla tüm öğrencilere, hatta tüm Boğaziçi bileşenlerine gözdağı verdiğini zannetmekte, çaresizliğini bu tür girişimlerle örtbas etmeye çalışmaktadır. 

Her türlü itirazı tehdit olarak algılayan, yükselen her sesi yasakçı ve güvenlikçi önlemlerle bastırma telaşına giren, pervasızlıkta ve zorbalıkta sınır tanımayan bu garimeşru yönetim bilmelidir ki bizler, sizin kızarmayan yüzlerinize ayna tutmaya devam edecek, şahit olduğumuz bu yaklaşımın hesabının bir gün sorulması için, her yaptığınız hukuksuzluğu, güç gösterisini dillendirmekten, kayda geçirmekten vazgeçmeyeceğiz. 

Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. Yalan ve talan zihniyetiyle tüm bileşenler olarak mücadele etmeye devam ediyor, akademisyenlerin açtığı davaların destekçisi, takipçisi ve katılımcısı olmayı sürdürüyoruz. 

Öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, Berke ve Perit’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Kabul etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 5 Kasım 2021

Boğaziçi 300 gündür direniyor

Özgür ve özerk üniversite ideali için 300 gündür direnen Boğaziçililer, dayanışmanın gücünü göstermek ve sesini çoğaltmak için kampüste bir araya geldi. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve öğrenci ailelerinden oluşan Boğaziçi bileşenleri, Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.

Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum yönetimine karşı 2 Ocak’tan bu yana devam eden direniş 300 günü geride bıraktı. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve öğrenci ailelerinden oluşan Boğaziçi bileşenleri, Güney Meydan’da bir araya geldi ve gün boyu süren farklı etkinliklerle, mücadeleye devam edeceklerini duyurdu. 

Akademisyenlerin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek tuttukları nöbete bu kez tüm bileşenler olarak katılan Boğaziçililer, nöbetin ardından direnişin 300 günü vesilesiyle birer bildiri okudu.

Bildirilerin ortak talepleri başta Naci İnci olmak üzere atanmış kadroların derhal istifa etmesi, tutuklu yargılanan ve eğitim hakları engellenen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Caner Perit Özer ve Enis Berke Gök’ün serbest bırakılması, hukuksuzca yargılanan tüm öğrencilerin dava süreçlerinin sonlandırılması ve dersleri iptal edilen akademisyenlerin görevlerine iade edilmesi oldu.

Bildirilerinde Naci İnci’nin ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanuna başvurduğuna dikkat çeken akademisyenler “Kendisi için öğrencilerimize ilişkin aldırdığı koruma tedbir kararı yönetim acizliğinin delilidir” ifadesini kullandı.

Öğrenciler, nöbet sonrasında tutuklu arkadaşları Berke’nin Metris Cezaevi’nden yolladığı mektubu da okudu.  “Herkesin eşitçe fikirlerini paylaşarak ve elini taşın altına koyarak çok güzel şeyler ürettiği 300 gün deneyimledik ve deneyimlemeye devam ediyoruz. Aslında 300 gündür bu okulu yönetenler yine biz bileşenleriz” sözleriyle duygularını dile getiren Berke, mektubunda Boğaziçi için direnenlere selam gönderdi.

Ortak nöbete ülkenin dört bir yanından kampüse gelerek katılan öğrenci aileleri “Herkes bilsin: Bizler çocuklarımızın yanındayız ve onlarla gurur duyuyoruz” açıklamasında bulundu. Mezunlar ise Güney Meydan’da okudukları bildiride “İçinde bulunduğumuz tıkanmışlık halinin aşılabilmesi, kurumların ilkelere ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyecek, çoğalarak bir arada durmayı sürdüreceğiz” dediler. Çalışanlar adına açıklama yapan Eğitim-Sen temsilcileri ise son 300 gündür yaşananların bir üniversitenin nasıl yönetilemeyeceğini gösterdiğini vurgulayarak “Şimdiden Türkiye demokrasi tarihine geçen bu uzun soluklu mücadelemizin eskisinden de güzel bir Boğaziçi yaratacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Nöbetin ardından öğrenciler 300 gündür sürdürdükleri direnişin sesini çoğaltmak için sergi, pankart atölyesi, Berk ve Perit’e mektup yazımı ve konser gibi barışçıl etkinlikler düzenledi.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 31 Ekim 2021

Boğaziçi 300 gündür direniyor

Mezun nöbetinde buluşan Boğaziçililer, her türlü zorluğa, baskıya, tehdide, usulsüzlüğe, yalana ve yasağa rağmen tüm paydaşlar olarak direnişlerini 300 gündür sürdürdüklerine dikkat çekerek, tüm mezunları 5 Kasım Cuma günü Boğaziçi’nde ortak nöbete davet etti.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmialtıncı buluşmalarında, özerk ve özgür üniversite mücadelesinde 300 günü geride bırakırken, yeni bir şiddet ve baskı ortamıyla karşı karşıya olduklarını vurguladı.

“Kayyum yönetimi, son haftalarda yaşananlardan da anlaşılacağı gibi, üniversitemizi sivil polis gözetiminde, güvenlikçi şiddeti ve çevik kuvvet tehdidiyle yöneteceğini açıkça ilan etmiştir” diye konuşan mezunlar, 300 gündür dile getirilen taleplere karşı söyleyecek tek bir sözü olmayan yönetimin, acizliğini güç kullanarak gizlemeye çalıştığını belirtti.  

Kendi öğrencisi, akademisyeni ve mezununa gözdağı vermekten başka bir şey yapamayan,  talepleri dinlemeyi, kavramayı ısrarla reddeden yönetimin üniversite kampüsünü, sadece bir tehdit ortamı olarak gördüğüne değinen Boazğiçi mezunları “Yapılan her eylemle, açılan her çadırla ve söylenen her şarkıyla bir itirazın dile getirildiğini, çok sesliliğin  beslendiğini, fikirlerin özgürce tartışıldığını gören ve bundan delice korkan bu anlayışın böyle bir ortamda uzun süre yaşama imkanı yoktur. Ve izlediğimiz kaba kuvvet gösterileri bu yönetimin var olma savaşında ne kadar zorlandığının da göstergesidir” diye konuştu.

Naci İnci ve atanmış kadronun, baskıcı uygulamalarını sadece güvenlikçi tedbirlerle değil idari usulsüzlükler, yasa tanımaz davranışlar ve hukuki oyunlarla da sürdürmeye çalıştığına dikkat çeken mezunlar, daha önce öğrencileri ihbar ederek tutuklanmalarına neden olan İnci’nin son olarak  kendisi için yeni bir mağduriyet yaratma gayretiyle 14 öğrenci hakkında “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanuna” başvurarak tedbir kararı aldırdığını hatırlattı.

Boğaziçi mezunları, “Bu kanun uygulanamadığı için kadınların hayatını kaybettiği ülkemizde bir üniversite rektörünün kendi öğrencilerine karşı bu tedbiri aldırmaya çalışması, mücadele ettiğimiz bu anlayışın pervasızlığını  ve acımasızlığını göstermektedir” diye konuştu. 

“Polis kasklarının ve kılıfına uydurulan kanunların arkasına saklanarak üniversitemizde var olmaya çalışan, beğenmediği haberlere erişim engeli getiren, sevmediği akademisyenlerin çevrim içi varlığından bile korkan, güvenlikçi takviyesiyle iş yapmaya çalışan  bu yönetimin yüzü hiç kızarmayacak, biliyoruz” diyen mezunlar her şeye rağmen yılmadıklarını, haklı taleplerini ısrarla dile getirmeye ve tüm paydaşlar olarak bir arada durmaya devam edeceklerini duyurdu.

Boğaziçililer yaptıkları basın açıklamasında, tüm mezunları 5 Kasım Cuma günü Boğaziçi  Üniversitesinde gerçekleştirecekleri ortak nöbete davet etti. “Her türlü zorluğa, baskıya, tehdide, usulsüzlüğe, yalana ve yasağa rağmen 300 gündür yılmadan sürdürdüğümüz direnişimiz bize dayanışmanın önemini, gücünü ve güzelliğini gösterdi” diyen mezunlar, “Hiçbirimiz 300 gün önceki kişi değiliz artık; yeni bir hayata, yeni bir gayeye, yeni bir umuda tutunduk. Gelin bu değerli kazanımı hep birlikte okulumuzda öğrenciler, akademisyenler ve çalışanlarla birlikte kutlayalım” diye konuştu.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 17 Ekim 2021

 “Gençlerin geleceğinden çalan her girişimin karşısındayız”

Mezun nöbetinde buluşan Boğaziçililer, kayyum yönetiminin akademik yılın henüz başında sergilediği  utanç verici davranışlara, öğrencilerin ihbar edilerek tutuklanmasına, kampüse alınmayan akademisyenlere değinerek, “Gençlerin geleceğinden çalınan her girişime karşı hep birlikte, büyük bir aile olarak durmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmi dördüncü buluşmalarında, üniversitelerinde öğrencilere ve akademisyenlere karşı yürütülen düşmanca yaklaşıma dikkat çekerek öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, akademisyenlere uygulanan keyfi yasakların kaldırılmasını talep etti.

Kendi öğrencilerini ihbar eden, akademisyenlerin kampüsteki varlığına bile tahammül edemeyen kayyum yönetimin aslında bu davranışlarıyla korkusunu gösterdiğini vurgulayan mezunlar, yaptıkları basın açıklamasında Naci İnci’nin Boğaziçi direnişine ilişkin sözlerine de değindi.

“Boğaziçi direnişi, Naci İnci’nin çeşitli mecralarda ısrarla dile getirdiği ve belli ki inanmak da istediği gibi ne 20 – 30 öğrencinin ne de huzur istemeyen ‘dar’ bir kesim akademisyenin protestosudur. Boğaziçi direnişi, öğrencisinden, akademisyenine, çalışanından, mezununa çok kalabalık bir ailenin, özerk ve özgür üniversite mücadelesidir” diye konuşan mezunlar, İnci’nin  rektör adaylığı seçim döneminde Boğaziçi akademisyenlerinin yüzde 95 oyuyla güvensizlik oyu alan isim olduğunu hatırlattı.

“İnanmak istediği dünyayı ezber cümlelerle kurmaya uğraşan, ağzından çıkanla aslında kendini ikna etmeye çalışan ve dile getirilen itirazı anlamamayı seçen bu zihniyetin, küçümsediği gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu ve onlardan nasıl da korktuğunu hepimiz biliyoruz” diyen Boğaziçi mezunları, bu yaklaşımın sadece Boğaziçi’ne değil Türkiye’nin her alanına sirayet ettiğinin de altını çizdi.  

“Ancak biz tüm baskıya, gözdağına, utanç vesilesi olan uygulamalara, hukuksuzluklara rağmen haklı olmanın verdiği güvenle hala buradayız ve gençlerin geleceğinden çalınan her girişime karşı hep birlikte, büyük bir aile olarak durmaya devam edeceğiz” diye konuşan mezunlar,   öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını ve akademisyenlere uygulanan düşmanca yaklaşımdan  vazgeçilmesini talep etti.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 10 Ekim 2021

“Üniversite, gerilim ve şiddetle yönetilemez”

Yeni öğretim yılının başladığı hafta üniversitelerinde yaşanan olaylara değinen Boğaziçi mezunları, bir kurumun gerilim ve şiddet kullanarak yönetilemeyeceğine dikkat çekti. Boğaziçi Üniversitesi’nin içinde bulunduğu bölgenin Sit alanı statüsünde yapılan ve yapılaşmaya imkan veren değişikliğe de değinen mezunlar, bu sürecin takipçisi, destekçisi ve katılımcısı olacaklarını duyurdu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmi üçüncü buluşmalarında,  yeni akademik dönemin başladığı hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olayalara değindi.

“Yeni öğretim döneminin başladığı geçen hafta içinde tüm ülke, bir kamu üniversitesinin çatısı altında yaşanan akıl almaz olaylara, hakların ve özgürlüklerin gaspına, kaba kuvvetin şiddetine bir kez daha şahit oldu” diyen mezunlar,  bu olaylar sırasında gençleri hedef gösteren siyasileri, öğrencisini şikayet eden rektörü, ihbarcı güvenlikçileri,  halkın haber alma hakkını engelleyen polisleri, tek adamın emriyle hareket eden savcıları gördüklerini belirtti.  

Kayyum yönetimini protesto eden öğrencilerin, tutuklanmalarına yol açacak, suç teşkil eden eylemleri bulunmamasına rağmen, tamamen siyasi nedenlerle ve gözdağı vermek amacıyla hapse atıldığına değinen mezunlar, tüm bu yaşananların, üniversitelerinin gerilim ve şiddet yoluyla nasıl yönetilemez hale getirildiğini gösterdiğine değindi. Mezunlar, “Bunlara, işletilmeyen kurulları, kapatılan dersleri, görevden alınan hocaları, atanmayan yöneticileri ve kameralarla her köşesi izlenen kampüsü de eklediğimizde, bir kamu üniversitesine verilen hasarın boyutları çok daha net ortaya çıkıyor” diye konuştu.  

Yaptıkları basın açıklamasında “Atanmış  yönetimin ve arkasındaki siyasi destekçilerinin tüm bu gerginlik içinde hayata geçirdiği son icraatları, okulumuz üstünde oynanan tehlikeli bir oyunun da ilk hamleleri oldu” diyen Boğaziçi mezunları, kayyum rektör ve etrafındaki kadronun, üniversitenin mülkiyetinde ve tasarrufunda bulunan taşınmazlarla ilgili her türlü kararı vermek ve sonuçlarını cumhurbaşkanlığına bildirmek üzere kendi aralarında olağanüstü yetkilere sahip bir komisyon kurduğuna dikkat çekti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da bu konuyla bağlantılı olarak, Boğaziçi Üniversitesi’nin de içinde bulunduğu bölgenin birinci derece doğal SİT alanı statüsünün değiştirilmesine onay verdiğine işaret eden mezunlar,  böylece yapılaşmanın yolunun açıldığına dikkat çekti..

“Herkesin bilmesini isteriz ki, arazi arsızlığının yeni bir örneğine şahit olduğumuz bu talan zihniyetiyle de tüm gücümüzle mücadele edeceğiz” diye konuşan Boazğiçi mezunları, Koruma Kurulu kararıyla kültür varlığı olarak tescil edilen Güney Kampüs’teki tarihi binaları da, 1200’den fazla bitki türüne, asırlık ağaçlara ev sahipliği yapan eşsiz doğal bölgeyi de işgalci ve rantçı anlayışa karşı sonuna kadar savunacaklarını vurguladı. Boğazi mezunları ayrıca, itiraz dilekçeleriyle başlayan hukuki sürecin de takipçisi, destekçisi ve katılımcısı olacaklarını belirtti.  

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 3 Ekim 2021

“Kayyumluk sistemi demokratik yönetim anlayışına zarar veriyor”

Kayyum rejimi altında Boğaziçi Üniversitesi’nde büyük bir yönetim krizi yaşandığına dikkat çeken Boğaziçi mezunları yaptıkları açıklamada, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite için mücadele ettiklerini belirterek “Ancak böyle kurumlar kamusal fayda sağlayabilir ve gençlere değerli bir gelecek sunabilir”diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmiikinci buluşmalarında, üniversitede yaşanan sorunları gündeme getirerek kayyum rejiminin sorumluluğunda olan işlerin, bilgi ve birikim eksikliği, keyfi ve art niyetli yaklaşımlar nedeniyle yürütülemediğine dikkat çekti.  

Yeni akademik yıl başlarken ders programlarını ve kampüs hayatını birbiriyle uyum içinde, bölümlerin talep ve programları çerçevesinde düzenleyemeyen atanmış yönetimin, yaşanan yurt sorununa yaklaşımıyla da beceriksizliğini ortaya koyduğunu beirten mezunlar “Üniversitemizde her alanda büyük bir yönetim krizi yaşanıyor. Kayyumluk sisteminin bir sonucu olan kifayetsiz kadrolar, yönetim becerisinden eksik, kibirli yaklaşımlarıyla üniversitemizin kurumsal kimliğine ve demokratik yönetim anlayışına büyük zarar veriyor” açıklamasında bulundu.  

Sekiz yıldır sinema dersleri veren Özcan Vardar’ın dersinin kapatılmasına da değinen mezunlar, kayyum yönetiminin, sorumluluklarını yerine getirmeye değil,   sistematik hale gelen ders düşmanlığıyla Boğaziçi direnişini tasfiye etmeye çalıştığını belirtti.  

Boğaziçi Üniversitesi’nde dokuz aydır yaşananların ülkenin değerlerinden  olan bir kamu üniversitesine, bilinçli şekilde yapılan saldırılar olduğunu söyleyen Boğaziçi mezunları,  “Kayyum rejiminin ne olduğu, ele geçirilmek istenen kuruma  zarardan başka bir şey sağlamadığı, bu düşmanca uygulamalar ve hukuksuzluklarla çok net bir şekilde görülmektedir. Yaratılmak istenen bu sistemin dikiş tutmayacağı, kurumları yönetilemez hale getirip sonuçta ülkeye zarar vereceği açıkça ortadır” diye konuştu.

Bu rejime karşı durmak, demokratik düzeni yıkıcı her adımına itiraz etmek ve yıkımı engellemek için mücadelelerini ilk günkü şevkle sürdürdüklerine dikkat çeken mezunlar, bu direnişe destek olmak için kampüse gelen farklı üniversitelerde görev yapan Boğaziçi mezunu akademisyenlerin eylemine de değindi.

“Bu dayanışma ruhu, ne kadar güçlü bir aile olduğumuzu , akademisyenlerin son nöbetinde bir kez daha hatırlattı” diyen mezunlar,  “Boğaziçi mezunu akademisyenlerin kampüse gelerek direnişe destek olması, sadece Boğaziçi için değil Türkiye’deki tüm üniversiteler için cüppeleriyle, hep birlikte rektörlüğe sırtlarını dönmesi, omuz omuza durmanın gerçek anlamını herkese gösterdi “ şeklinde konuştu.   

Yaptıkları açıklamada, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali için mücadele ettiklerini vurgulayan Boğaziçi mezunları, ancak böyle kurumların kamusal fayda sağlayabileceğini, gençlere değerli bir gelecek sunabileceğini belirtti.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni –26 Eylül 2021

“Davaların hızla ele alınmasını talep ediyoruz”  

Nedim Malkoç’un üniversitelerine genel sekreter vekili atanmasına ilişkin İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararının uygulanmasını, akademisyenlerin açtığı diğer davaların da hızla ele alınmasını isteyen Boğaziçi mezunları “Bu adımların bir an önce atılması, okulumuzdaki siyasi kadrolaşma gayretlerinin önüne geçilmesi açısından önemlidir” diye konuştu. 

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmibirinci buluşmalarında,  İstanbul İdare Mahkemesi’nin Melih Bulu dönemnde üniversitelerine genel sekreter vekili olarak atanan Nedim Malkoç ile ilgili geçen hafta açıkladığı kararı değerlendirdi. 

Nöbet sonrası yaptıkları basın açıklamasında, mahkemenin oy birliği ile aldığı yürütmeyi durdurma kararına değinen mezunlar, “Bu karar, etrafımızdaki karanlığı delmenin hiç de zor olmadığını, hukuk devleti ilkesine bağlı kaldığımız sürece pusulamızın doğrudan ve haklıdan hiç şaşmayacağını göstermesi açısından son derece değerlidir” diye konuştu. Kararın, Türkiye’de hala bu ilkeleri gözeten hakimler olduğunu hatırlatması açısından da önemli olduğuna dikkat çeken Boğaziçililer, mahkemece tespit edilen bu usulsüzlüğün  en kısa zamanda sona erdirilmesini, akademisyenlerin açtığı ondan fazla davanın da hızla ele alınmasını  talep etti. Bu adımların okullarındaki siyasi kadrolaşma gayretlerinin önüne geçilmesi açısından çok önemli olduğuna değinen mezunlar, “ Bu hukuksuzluklara dur denilmeyen her gün, son kararda da vurgulandığı gibi, üniversitemize telafisi zor zararlar vermektedir” şeklinde konuştu.   

Açıklamalarında Meclis’te sandalyesi bulunan muhalefet partilerine de seslenen mezunlar, “Sizlerden talebimiz, yönetime karşı bunca davanın açıldığı ülkenin en değerli kurumlarından birinde neler olduğunu samimiyetle merak etmeniz, sözde destek açıklamaları yapmak yerine, özgür ve özerk üniversite idealine kavuşmak için somut politikalar üretmenizdir” diye konuştu.  

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 19 Eylül 2021

“Üniversitemiz yönetilemiyor” 

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, akademik yılın başlamasına az bir zaman kala kampüsün ne koşullarda eğitime açılacağı konusunda herhangi bir hazırlık yapılmadığına dikkat çekerek atanmış yönetime sorumluluklarını  yerine getirme çağrısında bulundu. Mezunlar, bu tür yönetim sorunlarının, ülkemizde birçok kurumda da tecrübe edilen kayyumluk sisteminin en belirgin özelliği olduğuna vurgu yaptı. 

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirminci buluşmalarında, yeni akademik yılın başlamasına üç hafta kalmasına rağmen yüzyüze eğitimde nasıl bir program uygulanacağı konusunda  akademisyenlerin ve öğrencilerin bilgisi olmadığına dikkat çekti. 

Atanmış yönetimin, en temel sorumluluğunu  yerine getirmediğini belirten mezunlar, “Pandemi koşullarında yüzyüze eğitimin sağlıklı devam edebilmesi, kampüsün gerekli hazırlıklar tamamlanarak eğitime açılabilmesi ancak işin ciddiyetini kavrayan, görev bilinciyle hareket eden yöneticiler tarafından mümkün olur. Ama biz karşımızda böyle bir kadro olmadığını geride bıraktığımız dokuz ayda yaşananlara bakarak hep beraber gördük” diye konuştu. 

Yeni eğitim dönemine hazırlanma konusunda yönetimin sergilemediği iradeyi ders kapatma konusunda  hiç tereddütsüz hayata geçirdiğine de dikkat çeken mezunlar, Can Candan ve Feyzi Erçin’in derslerinin ardından son olarak, Boğaziçi Üniversitesi’nde on altı yıldır caz eğitimi veren, alanında en yetkin isimlerden biri olan Seda Binbaşgil’in derslerinin de kapatıldığını hatırlattı. 

Karşılarında enerjisini ders kapatmalara, kadrolaşma çalışmalarına, güvenlikçi önlemlere, baskıya ve belirsizlik halinin korunmasına harcayan bir yönetim olduğunu vurgulayan Boğaziçi mezunları, çok sesliliğe, özerk akademiye düşmanca yaklaşan bu yönetimin, Türkiye’de uzun süredir başka birçok kurumda da tecrübe edilen kayyumluk sisteminin en belirgin örneğini sunduğuna dikkat çekti. 

Yaptıkları açıklamada kayyumluk sisteminin sorunlarına vurgu yapan mezunlar, bu sistemin, bir kurumu önce tepeden atamalarla ele geçirmeye çalıştığına, sonra da içini boşaltıp, değerlerini unutturmak için çeşitli oyunlar, yasaklar, baskı ve güvenlikçi uygulamalarla yönetilemez hale getirdiğine işaret etti. 

“Vasatın bile işlemez hale geldiği bu sistemde, ele geçirilen kurumlarda bırakın güven sağlamayı en ufak sorunları bile çözüme kavuşturmak mümkün olmadığı gibi, böyle bir niyet de sergilenmiyor; hayatı zenginleştiren tüm renkler ve sesler bilinçli bir şekilde susturuluyor” diye konuşan Boğaziçi mezunları , “İçinde bulunduğumuz  tıkanmışlık halinin aşılabilmesi, kurumların ilkelere  ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için, doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyecek, aynı ideali paylaşan herkesle çoğalarak bir arada durmayı sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu. 

“Hukuksuzluğun hesabının bir gün mutlaka, kimliğe bakılmaksızın sorulacağına inancımız tamdır” diye konuşan mezunlar, Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren, eğitimi anlayışını tektipleştirmeyi hedefleyen  tüm  uygulamalar, keyfi ders kapatmalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar direnişe devam edeceklerini duyurdu. 

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni –12 Eylül 2021

Mezunlardan yargıya çağrı

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, direnişin önemli bir parçası olan hukuki mücadeleyi hatırlatarak, “Akademisyenlerin açtığı davaların hızla değerlendirilmesi her geçen gün karşımıza çıkan yeni sorunların önlenebilmesi açısından son derece önemlidir” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları ondokuzuncu buluşmalarında,  Boğaziçi direnişinin önemli bir parçası olan hukuki mücadeleye kamuoyunun dikkatini bir kez daha çekmek istediklerini duyurdu. 

Boğaziçi direnişini, özgür ve özerk üniversite talebi çerçevesinde  hukuk mücadelesiyle de pekiştiren akademisyenlerin Danıştay’a, çeşitli idari mahkemelere ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı 10 başvuru bulunduğunu hatırlatan mezunlar, “Beklentimiz, şubat ayından bu yana açılan bu davaların daha fazla vakit kaybetmeden ele alınması ve hayata geçirilen hukuka aykırı tüm işlemlerin iptal edilmesidir. Konunun hızla değerlendirilmesi her geçen gün karşımıza çıkan yeni sorunların önlenebilmesi açısından son derece önemlidir” diye konuştu.

Açıklamalarında Boğaziçi Üniversitesi’nde geçen hafta yapılan iki ayrı mezuniyet törenine de değinen Boğaziçililer, okulda öğrenci ve akademisyenlerin yüzüne bakamayanların, çevrimiçi düzenlenen törende binlerce kişi tarafından protesto edildiğini vurgulayarak, öğrencilerin organize ettiği Alternatif Mezuniyet Töreni’nin bu atanmış yönetime karşı güçlü bir haykırış olduğunu belirtti.  

İdari kadroya  “Ancak canlı yayından izleyebildiğiniz törendeki neşe ve direnç karşısında ne hissediyorsunuz? İstenmediğiniz bir üniversitede, koltukları işgal ederek nasıl yaşamayı düşünüyorsunuz?” diye seslenen mezunlar ,  “Törene katılan tüm paydaşların coşkusu, verdiğimiz mücadelenin güzelliğini ve değerini herkese bir kez daha hatırlatırken, umarız bu görüntüler sizlere dert olur; utanma duygunuzu biraz olsun tetikler, vicdan muhasebenizi yapmanıza, haysiyetinizi nasıl koruyabileceğinizi düşünmenize yol açar” ifadesini kullandı.

Boğaziçi direnişinin geçen hafta bir başka ilke daha vesile olduğunu hatırlatan mezunlar, üniversitenin resmi  websitesinin bir “vekâlet” yönetimi altında bulunması nedeniyle gasp edilen ilke ve değerleri yansıtmak amacıyla akademsiyenlerin seslerini  duyuracak yeni bir platform açtığını, bir “hafıza merkezi” oluşturduğunu duyurdu. “Normal koşullarda karşılaşmayacağımız bu girişimlerin müsebbibi, üniversitemizi sekiz aydır rehin alan anlayıştır” diyen mezunlar, “Tüm baskılara, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, susturulamayan sesimiz, dizginlenemeyen  enerjimiz ve irademiz akacak, haykıracak farklı mecralar, farklı yöntemler keşfediyor” diye konuştu.

“Her tür oyuna ve baskıya rağmen biz Boğaziçililer itirazımızı tüm ülkeye duyurmayı, taleplerimizi, okulumuza verilen hasarları, kadrolaşma gayretlerini yılmadan dile getirmeyi başarıyor, usulsüz uygulamalara karşı mücadelemizi sürdürüyoruz” diyen nezunlar, akademisyenlerin güven oyu verdiği 17 adaydan hiçbirinin sahip olmadığı, sadece Naci İnci’de bulunan özelliğin ne olduğunu sormaya devam edeceklerini belirtti.