BUiM’den Açıklama

TEBRİKLER!

Boğaziçi Üniversitesi’nin

150 yıllık köklü tarihine ve evrensel değerlerine,

Eşitlikçi, barışçı ve özgürlükçü kimliğine,

Türkiye’yi her alanda başarıyla temsil eden saygın

Akademisyenlerine,

Ülkemizin en değerli ve yetkin işgücünü oluşturan

Mezunlarına,

Türkiye’nin dört bir yanından bir araya gelerek kardeşlik ve barış içinde eğitimlerine devam eden

Öğrencilerine,

KENDİ EVLERİNDE YÖNELTİLEN HAKSIZ ELEŞTİRİLERE ALKIŞ TUTAN VE ASLA TÜM MEZUNLARI TEMSİL ETMEYEN

Boğaziçi Üniversiteliler (!) Derneği BURA’yı

TEBRİK EDERİZ.

BUİM’in CUMHURİYET GAZETESİ DAVASINA DAİR AÇIKLAMASI

Çağlayan Adliye’sinde görülmekte olan “Cumhuriyet Gazetesi” davası bir hukuk komedisi veya trajedisi olarak ilerliyor. Gazetenin yazarları, vakıf yöneticileri ve avukatları yıllardır Fetullah Gülen örgütüyle aktif olarak mücadele etmelerine rağmen bugün “FETÖ terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgütle bağlantılı olmak” nedeniyle yargılanıyorlar. Mahkeme salonu, sanık sandalyesinde oturanların onurlu bir hukuk ve gazetecilik dersi verdiği üniversite amfisine dönüşüyor…

Biz Boğaziçi Üniversitesi İçin Mezunlar Girişimi olarak Cumhuriyet Gazetesi davasında yargılananın gerçekte şahıslar değil ifade özgürlüğü olduğunu, halkın bağımsız ve nesnel haber alma hakkının gasp edilmek istendiğini biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki basın özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı, hükmedenlerin sesi, tek tip bir medyanın olduğu bir ülkede eleştirel düşünce gelişemez, çokseslilik var olamaz ve temel insani değerler gelişme fırsatı bulamaz. Ülkemizin uygar geleceği adına bütün sanıklarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyor, basın üzerindeki baskıların son bulmasını talep ediyoruz.
#GazetecilereÖzgürlük

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ İÇİN MEZUNLAR GİRİŞİMİ

OHAL, Boğaziçi Üniversitesi’ni Hedef Almaya Devam Ediyor!

24 Haziran’da OHAL ile birlikte kurulan baskı rejiminin Boğaziçi Üniversitesi camiasına olan doğrudan etkilerini aktaran bir bildiri yayımladık. Ancak OHAL’in etkisinin yoğunlaşarak devam etmesi üzerine, aşağıdaki konuları kamuoyu ile paylaşmak amacıyla yeni bir bildiri yazmamız zorunlu hale geldi:

10 Temmuz’da Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Koray Çalışkan, Prof. Dr. Selim Şeker ve beş çalışan, bir gece yarısı operasyonu ile evleri basılarak “Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu kişilerle ilişkili olmak” gerekçesiyle gözaltına alındılar. Konu ana akım medyada “Boğaziçi’ne Dev FETÖ Operasyonu” olarak ifade edildi ve üniversitenin itibarsızlaştırılması için kullanıldı. Ertesi gün serbest bırakılan kişilerle ilgili hemen hiçbir haber yayımlanmazken, Koray Çalışkan için verilen “denetimli gözetim” kararına da çok az yer verildi. Görevleri başındaki kişilerin ifadeye çağrılması yönündeki evrensel hukuk teamülleri göz ardı edildi. Konu, evrensel hukuk boyutu bir yana, sürecin uygulanma ve yansıtılma şekliyle son dönemlerde oldukça yaygınlaşan Boğaziçi Üniversitesi’ni karalama kampanyalarının parçası haline getirildi.

12 Temmuz günü Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsü’nde 2 kadın öğrencimiz, kendilerini kampüs içinde takip eden, fotoğraflarını çeken, taciz eden, “üniformalarımızla geri geleceğiz” ve “sizi bu okuldan dışarı çıkartmayacağız” şeklinde tehdit eden 2 sivil polisi ifşa etmeleri gerekçesiyle 13 Temmuz’da gözaltına alındılar ve aynı gün içerisinde serbest bırakıldılar. Amacı baskı ve sindirme olduğu açık olan bu girişimle, üniversitemizin temel değerlerine saldırının artırılmaya çalışıldığını bir kez daha gördük.

15 Temmuz’da “15 Temmuz Darbe Girişimi Anmaları” çerçevesinde, üniversitemizde yapılan bir toplantıda Kur’an-ı Kerim okunmasına tepki gösteren Fizik Bölümü öğretim üyemiz Prof. Dr. Ersan Demiralp’e karşı başlatılan bir karalama kampanyası oldu. Sn. Demiralp, anma programında Kur’an-ı Kerim okunmasına tepki göstermiş ve Kur’an-ı Kerim’in bir eğitim kurumu olan üniversitede değil camide okunması gerektiğini ifade etmiştir. Demokratik bir tepkinin, ancak linç kültürüyle açıklanabilecek bir şekilde boğulmaya çalışılmasına tanık olduk.

Öte yandan OHAL kapsamındaki uygulamalar, farklı alanlarda çalışmakta olan mezunlarımızı da etkilemeye devam ediyor. 5 Temmuz’da İstanbul’da insan hakları savunucularının dijital güvenliği kapsamında Büyükada’da bir araya gelen, aralarında mezunumuz Yurttaşlık Derneği üyesi Özlem Dalkıran’ın da bulunduğu insan hakları örgütlerinin temsilcileri, kaldıkları otele yapılan bir baskınla toplu olarak gözaltına alındı. 19 Temmuz’da tutuklanan Özlem Dalkıran ve diğer tüm insan hakları aktivistlerinin serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.

Giderek derinleşen baskı rejimi ortamında Üniversite camiamızın farklı bileşenlerini doğrudan etkileyen tüm hukuksuz uygulamaları kınıyoruz.

Birlikteliğimizin ne kadar önemli olduğunu her geçen gün çok daha iyi anlıyor; mağdur olanların yalnız olmadıklarını, kendilerine her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ilan ediyor, tüm mezunlarımızı oluşumumuza destek vermeye davet ediyoruz.

BUİM – Boğaziçi Üniversitesi için Mezunlar Girişimi

BUİM Adalet Buluşmasına Çağırıyor!

Değerli BUİM !
Adaletin bir gün mutlaka KENDİLİĞİNDEN tecelli etmesini beklemiyoruz!

Seçilmiş rektörü 4 ay boyunca kanunsuz bir şekilde atanmayan, sonrasında hukuksuz bir KHK’ya dayanılarak rektör ataması yapılan BOĞAZİÇİ için ADALET;

Görevlerinden alınan tüm AKADEMİSYENLER ve mağdur edilen tüm ÜNİVERSİTELER için ADALET;

Onurlu mücadelelerinde ölümün eşiğine gelen NURİYE GÜLMEN ve SEMİH ÖZAKÇA için ADALET;

Mezun arkadaşımız Enis Berberoğlu ve tüm tutuklu Milletvekili ve Belediye başkanları, aydın ve gazeteciler için ADALET;

EŞİTLİK ve ÖZGÜRLÜK için ADALET;

HERKES için ADALET;

Diye haykırmak için 9 Temmuz Pazar günü saat 18’deki Adalet Buluşmasında yerimizi alıyoruz.

BUiM Buluşma Yeri:  Saat 16:00 Bostancı İDO araç çıkış kapısı yanı

“BURADAYIZ, SAHİP ÇIKIYORUZ”.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ İÇİN MEZUNLAR GİRİŞİMİ

BUİM OHAL Bildirisi

OHAL Mağdurları Yalnız Değildir!

OHAL ile birlikte kurulan baskı rejimi, öğretim üyesi, çalışanı, öğrencisi ve mezunu ile Boğaziçi Üniversitesi camiasını doğrudan etkilemeye devam  ediyor.

Bundan bir yıl önce, Boğaziçi Üniversitesi’nin temsil ettiği, ancak tehdit altında olduğunu düşündüğümüz özgürlükler, eleştirel düşünce, çoğulcu ve katılımcı demokrasi gibi köklü değerleri savunmak ve güçlendirmek amacıyla Boğaziçi Üniversitesi için Mezunlar Girişimi adı altında bir araya gelen biz mezunlar, camiamızdaki OHAL mağdurlarının durumlarını yakından takip ettiğimizi ifade etmek istiyoruz.

İlk olarak Üniversitemiz Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Noémi Levy-Aksu’nun çalışma izninin Yüksek Öğretim Yürütme Kurulu tarafından iptal edilmesi ve çalışma sözleşmesinin Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü tarafından feshedilmesi hepimizi derinden üzdü.

Geçtiğimiz günlerde ise, babası OHAL kapsamında tutuklanan 21 yaşındaki bir Boğaziçi öğrencisinin intiharı ile sarsıldık.

Mezunlarımızdan Enis Berberoğlu’nun (İktisat’80) gazetecilik faaliyetinden başka bir içeriği olmadığını düşündüğümüz bir eylem yüzünden 25 yıl hapis cezasına mahkûm olduğunu duyduğumuzda ise şok olduk.

Üniversitemiz camiasında yer alan kişilerin giderek derinleşen baskı rejimi altındaki hukuksuz uygulamalardan doğrudan etkilendiğine şahit olurken, birlikteliğimizin ne kadar önemli olduğunu her geçen gün çok daha iyi anlıyor; mağdur olanların yalnız olmadıklarını, kendilerine her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.

Birlikteliğe ve dayanışmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, hukuksuz uygulamalara isyan eden tüm Boğaziçi Üniversitesi ailesini, Boğaziçi Üniversitesi için Mezunlar Girişimi’ne katılmaya ve son günlerde sesi daha da gür çıkmaya başlayan adalet arayışlarına destek vermeye davet ediyoruz.

Boğaziçi Üniversitesi için Mezunlar Girişimi

Olağan YK Toplantısına Davetlisiniz: 14 Haziran 18:30 @BUMED Lunea

Sevgili BUiM,

Bildiğiniz gibi tüm Çalışma Grupları (ÇG) Temsilcilerinden oluşan ve herbirimizin doğal üyesi olduğu Yürütme Kurulumuz (YK) düzenli olarak toplanıyor. Toplantı duyurularımızı www.buim.org web sayfamız üzerinden yapıyoruz.

Olağan YK toplantımız bugün, 14 Haziran Çarşamba, saat 18.30’da BUMED Lunea salonunda olacak.

Hep birlikte 31 Mayıs toplantımızı değerlendireceğiz, üzerinde konuştuğumuz vizyonu somut aksiyon planlarına bağlamak için çalışmaya başlayacağız, Çalışma Gruplarının son durum bildirimlerini gözden geçireceğiz ve KHK’larla işten çıkartılanlar hakkında yayınlamayı planladığımız bildiriyi hazırlayacağız.

Babası OHAL kapsamında tutuklanan 21 yaşındaki bir Boğaziçi öğrencisinin bir kaç gün önceki intiharı bu konuyu bizim de gündeme almamız zamanının çoktan geçtiğini bizlere düşündürdü.

Sizlerin önereceğiniz konuları da ele alabileceğimiz yoğun ve heyecanlı bir gündemimiz var. #BUradayız, #SahipÇıkıyoruz demek için hepinizi bekleriz.

Umutla ve sevgiyle,
BUİM YK

Duyuru: 31 Mayıs Çarşamba BUİM Buluşması

Sevgili BUİM üyeleri, lütfen 31 Mayıs Çarşamba akşamınızı bize ayırın. BÜMED’de Mustafa Kemal Salonunda saat 18.30’dan itibaren biraraya gelerek birlikte geçen bir yılın ardından bir değerlendirme yapmak istiyoruz.

BUİM’in bir yıllık hikayesi ile görüşlerinizi yansıtan anket sonuçlarını paylaşacağımız ve “2020 Yılında BUİM’i nerede görmek isteriz?” sorusunun cevabını birlikte arayacağımız bu buluşmada tüm üyelerimizi aramızda görmeyi çok isteriz.

Haydi #BUradayız deyin ve bu buluşma BUİM’in bugüne kadarki en geniş katılımlı etkinliği olsun

16 Nisan Referandumu Sonrasında Mezun Derneklerinin Toplumsal Katkıları Üzerine Sesli Düşünceler

Boğaziçi Özgürce Konuşuyor serimiz kapsamında bu kez Doç. Dr. Yücel Demirer ile “16 Nisan Referandumu Sonrasında Mezun Derneklerinin Toplumsal Katkıları Üzerine Sesli Düşünceler” üretiyoruz.

Yücel Demirer, bir iki hafta önce Tarihin Nöbeti Çadırında bizlerleydi.  Değerlendirmeleriyle ufkumuzu açtı. Referandum sonrasında “ne yapabiliriz?” sorusunun çoğumuzun zihnini meşgul ettiği bugünlerde bir mezun girişimi olarak bizi aydınlatıcı bir söyleşi olacağına inanıyor ve hepinizi bekliyoruz..

Tarih: 25 Mayıs 2017 Perşembe 19:00
Yer: BÜMED, Mustafa Kemal Atatürk Salonu

Doç. Dr. Yücel Demirer Ankara SBF (Lisans), İstanbul ve Fisk (Yüksek Lisans) ve Ohio State (Doktora) Üniversitelerinden aldığı eğitimin ardından Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1 Eylül 2016 tarihinde 672 Sayılı KHK ile üniversiteden atıldı. Din ve siyasetin kesiştiği alan ile simgesel siyaset konusunda yayınlanmış kitap ve makaleleri mevcuttur.

Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı anısına fon

Bildiğiniz gibi Mart ayında Üniversitemizin çok değerli akademisyenlerinden Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nı kaybettik.

BUiM olarak okulumuzun Psikoloji bölümüyle yaptığımız görüşmelerin ardından Hoca’mızın anısına bir fon oluşturmaya karar verdik:

Okulumuzun yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle, her bölümde olduğu gibi, Psikoloji Bölümünde de doktora ve yüksek lisans öğrencilerinin yurtdışı akademik etkinliklere katılımı için gerekli seyahat ödeneklerinin karşılanması son derece güç hale gelmiştir.

Hocamızın Üniversite’nin akademik dünya ile bağlantılarının sürekliliğine verdiği önemden hareket ederek ve Psikoloji Bölümünün de önerdiği şekilde, sözkonusu öğrencilerin yurtdışı etkinliklere katılmalarına destek vermek üzere bir fon oluşturuyoruz.  Çiğdem Hoca’mızın anısını bu şekilde yaşatmak için sizlerin desteğine ihtiyacımız var.

Hedef bütçemiz 5 öğrencinin yıllık toplam seyahat masrafı olan 20,000 TL’dir.  BUVAK’a yapılacak şartlı bağışlarla bu fonu oluşturmak istiyoruz.

  • Online bağışlar için BUVAK web sitesinin https://buvak.org.tr/bagis.php adresine girebilirsiniz.  Bağış seçeneklerinden “Akademik Destek Bağışı” kutucuğunu işaretleyip Açıklama kutusuna “BUİM-Çiğdem Kağıtçıbaşı adına bağış” yazmanızı rica ederiz.
  • Havale yoluyla yapılacak bağışlar için Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’nın T. Garanti Bankası IBAN No: TR18 0006 2000 3030 0006 2999 05 hesabına yine “BUİM-Çiğdem Kağıtçıbaşı adına bağış” açıklamasıyla göndermeniz gerekmektedir.

Bağışlarınızın amacımıza uygun şekilde değerlendirilmesi için bu açıklamanın yazılması çok önemlidir.

Sizlerden hem değerli katkılarınızı rica ediyor hem de bu bağış fonun duyurusunu tüm Psikoloji mezunlarına iletmenizi rica ediyoruz.  Toplamda sadece 200 Mezunun 100 TL bağışı bizi hedefimize ulaştıracak.

BUİM Soruyor!

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne,

Boğaziçi Üniversitesi Tarih  Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Noémi Levy-Aksu’nun çalışma izninin Yüksek Öğretim Yürütme Kurulu’nun 22 Şubat 2017 tarihli kararıyla iptal edildiği; çalışma sözleşmesinin ise Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’nün gayri resmi beyanına göre, 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca YÖK kararına bağlı bir yasal zorunluluk gereği 14 Mart 2017 tarihinde feshedildiği bilinmektedir.

Levy-Aksu, hakkındaki kararların iptali için İdare Mahkemesi’ne başvurmuş; idari kararlar iki farklı kamu kurumu (YÖK ve Boğaziçi Üniversitesi) tarafından alındığı için, usul gereği her iki kuruma birden dava açılmıştır. Bu arada, Levy-Aksu’nun çalışma izninin YÖK tarafından “Barış için Akademisyenler bildirisine imza attığı” için iptal edildiği, YÖK’ün mahkemeye sunduğu 3 Mayıs 2017 tarihli savunma dilekçesiyle resmiyet kazanmıştır.

Boğaziçi Üniversitesi ise davalı olarak verdiği 4 Mayıs tarihli savunma dilekçesinde, sözleşmenin feshi kararının kendisi tarafından yasal zorunluluk gereği alındığını bildirdikten sonra, davacı Levy-Aksu’nun “yürütmenin durdurulması talebinin” reddini talep ederek, davacı aleyhine aktif taraf olmayı tercih etmiştir.

Davalı Boğaziçi Üniversitesi’nin ilgili savunma dilekçesi, kamuoyuna dönük doyurucu bir açıklama yapılmasını gerekli kılmaktadır: Boğaziçi Üniversitesi tıpkı YÖK gibi, barış bildirisi imzacısı olmayı ve dolayısıyla temel ifade özgürlüğü hakkından yararlanmayı, akademik görevleri yerine getirmenin önünde bir engel olarak mı görmektedir? Yoksa sözleşmenin feshi kararı, yalnızca YÖK kararına bağlı yasal bir zorunluluk gereği mi alınmıştır? Eğer ikinci cevap geçerli ise, savunma dilekçesinde “yürütmenin durdurulması talebinin” niçin reddi talep edilmiştir?

Bu soruların ivedilikle cevaplanması ve kamuoyunun aydınlatılması talebimizi arz ederiz.

Boğaziçi Üniversitesi İçin Mezunlar Girişimi