Mezun Nöbetleri – 6 Şubat 2022

Bugün 6 Şubat Pazar.  Özerk ve özgür üniversite için verdiğimiz mücadelede akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla bir araya geldiğimiz otuz dokuzuncu mezun nöbetimiz.

Üç fakültemizin seçilmiş dekanlarının YÖK’ün de desteğiyle görevden alınmasını takiben, bu pozisyonlara kayyum yönetiminden üç ismin fütursuzca yerleşerek el koyduğu, ardından da Senato’yu resmen gasp ettiği bir haftayı geride bıraktık.  Bu kara haftada Bilgisayar Mühendisliği’nden akademisyen Kaan Öztürk’ün de işine, yine keyfi bir kararla, gerekçe gösterilmeden son verildi.  

Dekanların soruşturma bahanesiyle görevden alınmasını fırsat bilen kayyum rektör ve ekibi üniversitemizdeki üst yönetim pozisyonlarını kendi aralarında hiç vakit kaybetmeden paylaşarak son Senato toplantısında mükerrer oy kullanmış ve bir gecede kurulan Hukuk Fakültesi için öngörülen lisans programını, ilgili kurul ve komisyonlardan geçirmeden usulsüzce onaylayarak kabul etmiştir.

Üniversitemizin kalbi olan Senato’nun bu “çok şapkalı” yıkım ekibi tarafından bu şekilde gasp edilmesi yalnız akademik işleyişe bir müdahale değil, Boğaziçi’nin demokrasi kültürünü de bilinçli şekilde yok etme girişimidir.

Demokratik olarak işleyen bir sistemin, senatoda sayısal çoğunluğu sağlamak için nasıl suistimal edildiğine ve bu “fetih” hırsıyla gençlerimizin geleceğine, nitelikli eğitim haklarına nasıl kastedildiğine şahit olmanın üzüntüsü içindeyiz.    

Dokunduğu her şeyin değerini solduran, keyfi, yasa tanımaz uygulamalarla o değerin içini boşaltmaya, çürütmeye çalışan kayyum zihniyeti için başka bir varoluş yolu olmadığını çok iyi biliyoruz artık.

Geldiğimiz noktada gün, kamu zararı vermekten çekinmeyen, eğitim ortamının vasatlaşmasından kaygı duymayan, biat kültürünü dayatmak için çabalayan, aklını ve vicdanını kaybetmiş bu yönetim anlayışını sorgulama değil; ona karşı mücadelemizi çoğalarak nasıl büyütebileceğimizi düşünme günüdür.

Akademik alanda hak ve özgürlüklerin en önemli savunucularından biri olan Scholars at Risk (Risk Altındaki Akademisyenler) adlı uluslararası kurumun da belirttiği gibi, Boğaziçi’nde baskıyla yaratılmaya çalışılan bu hukuksuz ortam, Türkiye’de akademik özgürlüklerde gözlemlenen ciddi gerilemenin çarpıcı bir göstergesi olsa da, tekil bir örnek değildir.

Bu nedenle, bu büyük saldırıya karşı bizimle aynı ideali paylaşan herkesle çok daha kararlı bir şekilde bir araya gelmeli, bilimsel ve evrensel ilkelerle işleyen yeni bir üniversite modeline kavuşmamızı sağlayacak politikaları vakit kaybetmeden konuşmaya başlamalıyız. Gençlerimizin nitelikli eğitim haklarını gasp eden bu zihniyete karşı ancak çoğalarak, taleplerimizde ısrarcı ve takipçi olarak kazanabiliriz.

Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar ve atamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. İşlerine ve derslerine son verilen akademisyenlerle, üç fakültenin seçilmiş dekanlarının görevlerine iade edilmesini, öğrenci ve akademisyenlere yönelik tüm soruşturma ve davaların sona erdirilmesini talep ediyoruz.

Kabul etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.