Mezun Nöbetleri – 10 Ekim 2021

Bugün 10 Ekim 2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yirmi üçüncü nöbetimiz.

Yeni öğretim döneminin başladığı geçen hafta içinde tüm ülke, bir kamu üniversitesinin çatısı altında yaşanan akıl almaz olaylara, hakların ve özgürlüklerin gaspına, kaba kuvvetin şiddetine bir kez daha şahit oldu. Gençleri hedef gösteren siyasileri, öğrencisini şikayet eden rektörü, ihbarcı güvenlikçileri,  halkın haber alma hakkını engelleyen polisleri, onlarla mücadele eden gazetecileri, öğrencilerin savunma hakkını korumaya çalışan avukatları ve tek adamın emriyle hareket eden savcıları izledik hep beraber.

Kayyum yönetimini protesto eden öğrenciler, tutuklanmalarına yol açacak, suç teşkil eden eylemleri bulunmamasına rağmen, tamamen siyasi nedenlerle ve gözdağı vermek amacıyla hapse atıldı; arkadaşlarıyla dayanışma sergileyen, okulda yaşananları kamuoyuna duyurmaya çalışanlar da aynı amaca hizmet etmek için gözaltına alındı.

Tüm bu yaşananlar, üniversitemizin gerilim ve şiddet yoluyla nasıl yönetilemez hale getirildiğinin hızlandırılmış bir hatırlatması oldu kamuoyu  için. Bunlara, işletilmeyen kurulları, kapatılan dersleri, görevden alınan hocaları, atanmayan yöneticileri ve kameralarla her köşesi izlenen kampüsü de eklediğimizde, bir kamu üniversitesine verilen hasarın boyutları çok daha net ortaya çıkıyor. Ve maalesef bu hasar listesine yenileri ekleniyor.  

Atanmış  yönetimin ve arkasındaki siyasi destekçilerinin tüm bu gerginlik içinde hayata geçirdiği son icraatları, okulumuz üstünde oynanan tehlikeli bir oyunun da ilk hamleleri oldu.

Kayyum rektör ve etrafındaki kadro, üniversitemizin mülkiyetinde ve tasarrufunda bulunan taşınmazlarla ilgili her türlü kararı vermek ve sonuçlarını cumhurbaşkanlığına bildirmek üzere kendi aralarında olağanüstü yetkilere sahip bir komisyon kurarken; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da, üniversitemizin içinde bulunduğu bölgenin birinci derece doğal SİT alanı statüsünün değiştirilmesine onay verdi ve yapılaşmanın yolunu açtı.

Herkesin bilmesini isteriz ki, arazi arsızlığının yeni bir örneğine şahit olduğumuz bu talan zihniyetiyle de tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. 

Koruma Kurulu kararıyla kültür varlığı olarak tescil edilen Güney Kampüs’teki tarihi binaları da, 1200’den fazla bitki türüne, asırlık ağaçlara ev sahipliği yapan eşsiz doğal bölgeyi de bu işgalci ve rantçı anlayışa karşı sonuna kadar savunacağız. İtiraz dilekçeleriyle başlayan hukuki sürecin takipçisi, destekçisi ve katılımcısı olacağız.

Çünkü şunu çok iyi biliyoruz artık: Türkiye’de  mevcut yönetimin yıllardır pek çok alanda hayata geçirdiği,  şimdi de üniversitemizde mücadele etmeye çalıştığımız bu zihniyeti ancak bir arada durarak, öfkemizi doğru yönlendirerek, hak ve özgürlük taleplerimizde ısrarcı olarak ve dayanışmanın gücünden asla şüphe etmeyerek yenebiliriz.  Çünkü, öğrencilerin de dediği gibi, “mücadele umuttur, başka bir dünya mümkün.”

Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren  tüm  uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız ve bir aradayız.   

Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!